İSMET ÖZEL
Şair ve yazardır. Kayseri’de (1944) Söke'li bir polis memurunun oğlu olarak doğdu. Kastamonu Abdülhak Hamit İlkokulu'nu (1955). Çankırı'da ortaokulu ve Ankara Gazi Lisesi"ni bitirdi. (1962). Bir süre Siyasal Bilgiler Fakültesi 'nde okudu. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne girdi ve buradan mezun oldu (1977). Türkiye Mühendislik Haberleri dergisinde (1970-1972), Ticaret Bakanlığı'nda (1976-l977) çalıştı. Yeni Devir ve Milli Gazete’de köşe yazarlığı. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Fransızca öğretmenliği yaptı.
1963’te yayımlanmaya başlayan ilk şiirlerinde (ilk şiiri Yelken dergisinde yayımlandı: Yorgun. Eylül 1963) İsmet Özel, günün hâkim edebiyat anlayışı içinde kalarak imgeyi merkez sayan bir tutumu benimsedi. Çok yönlü çağrışımlara açık, kelimenin bağımsız, kimliğini araştıran, bunu yaparken de insanın fert olarak yerini ve anlamını tespit etmeyi amaçlayan bir şiir kurma çabasına girişti. O günlerde Türkiye'yi özellikle düşünce planında kuşatan siyasi ve toplumsal hareketlilik şairi derinden etkiledi. Toplum karşısında duyulan sorumlulukta sanatçı sorumluluğunu iki farklı algılama alanı içinde düşünmüş olması yüzünden, daha ilk şiirlerini yazdığı yıllarda siyasi faaliyetler içinde olmasına rağmen bu davranışlarının izleri yazdıklarına yansımaz.
1965 yılından başlayarak sanatçı kimliği ile aksiyoner tavrı arasında bir köprü kurabilme çalışmalarına başladı. Bir donemi geride bıraktığını vurgulamak üzere ilk kitabi “Geleceğin Bir Koşu'yu” 1966'da yayımladı. Bu kitabı 1969’da ‘’Evet İsyan" izledi. Bu ikinci kitabında şair yüksek tonda bir ses düzeni ararken Marxist kuramının antolojiye ilişkin boyutlarını sorgulama kaygısını taşıyan bir şiir dünyasına yönelmiştir. Evet isyan yayınlanır yayınlanmaz politik yönsemeleri şiirin değerlerini sakatlamadan dışa vurabilme Özelliği ile sol görüşlü aydınların dikkatini çekti. Bu şiirlerde umut ve umutsuzluğun sürekli olarak birbirine geçiştiğini ve kesin çözümlerden ısrarla uzak kaldığını gözlemliyoruz.
1970 yılında Ataol Behramoğlu ile birlikte devrimci sanatı savunan “Halkın Dostları” dergisini çıkardı. 12 Mart 1971’le başlayan askeri yönetim şair için muhasebe ve düşünme dönemi olmuştur: '"Düşündüm yaslanarak şehrin kasıklarına / düşündüm kafa kemiklerimi eritinceye kadar / nedir hu kölelerin olanca silahlar / silahların köleleri olmaktan başka". 1974 yılında Müslüman dünya görüşünü yansıtan Diriliş dergisinde “Amentü” başlıklı bir şiir yayımladı. Şair böylece daha ilk şiirlerinden bu yana sürüp duran sorgulamanın düşünce planında bir karşılığını bulmuş gibidir. Fakat 1975 yılında yayımladığı Cinayetler Kitabı’ndaki şiirler erdiği hakikat içinde derinleşen bir Müslüman’ın olgunluğunu yansıtmaktan çok trajik bir çatışmayı belgeler.
“Devinim, Dönem, Şiir Sanatı, Papirüs, Türk Dili, Yeni Dergi. Halkın Dostları. Yazko Edebiyat, Yeni gündem, Adam,Sanat gibi dergilerden sonra 1981 yılından itibaren Sanat Olayı'nda yayınladığı şiirlerle Özel'in kendi şiir yapısı içinde yeni bir ses aradığı kadar ideolojilerin gürültüsünde boğulmuş ülke şiirinin çıkmazını da aşmaya çabaladığı görülür. Kendi şiir görüşünü açıklayan “Şiir Okuma Klavuzu” da bu yılların ürünüdür. Bu eser özellikle genç kuşak şairleri tarafından okunmuş ve Özel,in şiirleri kadar etkili olmuştur.
1970 sonrası şairleri üzerinde İsmet Özel’in büyük bir tesiri vardır. İsmet Özel, “Yeni Devir, Mavera,Düşünce, Milli Gazete gibi dergi ve gazetelerde çıkan yazılarından bir kısmını kitaplaştırdı. Özellikle teknik, medeniyet ve yabancılaşma konuları ile İslam'ın günümüzde kavranışı-yaşanışı üzerine yoğunlaştırdığı düşünceleri; bilim ve bilim felsefesi hakkındaki araştırma ve yorumlamaları ile günümüz Türk düşüncesine yeni boyutlar kazandırdı. Bu eserlerinde dile getîrdiği meseleler ile şairliği kadar fikir adamı olarak yeni nesiller üzerinde etkili olmuştur. 1985 yılında yayımlanan “Taşları Yemek Yasak” adlı kitabı ile Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “yılın deneme yazarı" seçildi.
ESERLERİ
Şiir: Geceleyin Bir Koşu (1966), Evet İsyan (1969) Cinayetler Kitabı (1975) Şiirler' (1980), Celladıma Gülümserken (1984), Erbain (1987), Bir Yusuf Masalı (1999).
İnceleme Düzyazı: Üç Mesele (1978), Şiir Okuma Klavuzu (1980), Zor Zamanda Konuşmak (1984), Taşları Yemek Yasak (1985), Bakanlar ve Görenler (1985), Faydasız Yazılar (1986), İrtica Elden Gidiyor (1986), Surat Asmak Hakkımız (1987), Tehdit Değil Teklif (1987). Waldo Sen Neden Burada Değilsin (1988), Sorulunca Söylene,". (1989), Cuma Mektupları I-V (1989-1992), Cuma Mektupları 6-10 (1993-2003), Tahrîr Vazifeleri 1-12 (1902-1993), Neyi Kaybettiğini Anlamalısın (1995). Vel' asır (1995), Tavşanın Randevusu (1999), Henry Sen Neden Buradasın (2004). (Mektup Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire (1995)
“Halkın Dostları:” Sanat ve edebiyat dergisi, aylık (İstanbul Mart 1970-Temmuz 1971) 18 sayı çıktı. Sahibi ve sorumlu yönetmeni; İsmet Özel. Kurucuları: İsmet Özel, Ataol Behramoğlu.' Gerici sanata hücum" slogan ile yayım hayatına atıldı. Kendi doğrultusunda olmayan yazarları küçümsemesi ile tepki gördü. "Halkçı sanat", "ulusal edebiyat ve. kültür" gibi kavramları marksist açıdan değerlendirmeye çalıştı. İstanbul sıkıyönetim Komutanlığı’nca kapatıldı. Dergide Murat Belge, Bedrettin Cömert. Ayhan Gerçekler, Ataol Behramoğlu, İsmet Özel; Bekir Yıldız, Nihat Behram, Asım Bezirci gibi şair ve yazarların imzalarına rastlanmakladır.
İSMET ÖZEL VE ŞİİR HAYATI
İsmet Özel, şairliğine bîr maliyet meselesi sonucunda başladığını söyler, yetişme yıllarında önünde açılan yolun bir sanat alnından geçtiğini sezinledikten sonra bu alanın şiir olduğunu saptar. Özel’in bu alanı şiir olarak belirlemesinde maliyetin yani para ile ölçülebilen cinsîn yanında, kendi kişiliğinden taviz vermenin yüksek maliyeti de etkili olur.
Özel, daha çocuk yaşında hayatını çekip çeviren büyüklere, desteklerine karşılık severek hizmet; fakat asla itaat etmemek anlayışını benimseyerek yetişmiştir. Bu duyguya ve anlayışa sahip olmasında, benliğine kök salmasında nelerin etkili olduğunu kendisi dahi bilememiştir.
İsmet Özel, taşrada çalışan bîr devlet memurunun çocuğu olarak, çok çocuklu bir memur ailesinin iki yakasını bir araya yetirme sıkıntılarıyla dolu bir çocukluk dönemi yaşamıştır.
Döneminde Türkiye Cumhuriyeti bürokrasisinin halk üzerindeki yılgınlık verici üstünlüğünü fark eder ve bunu bir aristokrat ruhu ile reddetme yoluna girer.Böylece toplum kurumlarına yönelerek itaatsizliğinin ilk pratik adımlarını atmış olur.Bundan hareket eden İsmet Özel, kendini toplumun bir parçası olarak görür iyilerin savunmasını cesurca ve taviz vermeden üstlenen bir aday olarak karşımıza çıkar. Özel, toplumsal kurumlara karşı çıkarken kimseden yardım almadan en iyi işi yapmak ilkesi ile hareket etmeyi kendine hedef edinir. Bunun için şiirin en elverişli alan olduğuna karar verir ve genç yaşında şiire yönelir. Şiire herhangi bir akımın rüzgârına kapılarak yönelmemiştir.
Divan edebiyatı ile hececi şairlerden bir kısmını incelemiş, Garipçileri, C.Sıtkı Tarancı'yı ve F. Hüsnü Dağlarca ’yı okumuştur Bunun yanında lise son sınıfta arkadaşının edebiyata olan ilgisi sonucunda T.Uyar, E.Cansever, C.Süreyya, S. Karakoç, E.Ayhan, M.Eloğlu. Ü.Tamer, K.Özer gibi şairlerin o dönemde yazdıkları şiirleri de okuma fırsatını yakalamıştır. Ancak Özel hiçbir şairi taklit ederek kendi şiirini oluşturmamış yalnızca neyi yazdığını ön plana çıkarmaksızın yazmanın önemine inanarak şiir yazmıştır,
Özel'in ilk şiirleri 1963 yılında Yelken dergisinde yayınlanır. Bunu takiben Dost dergisinde T.Uyarın yaptığı şiir seçmeleri sonrasında birkaç şiiri daha yayınlanmıştır.
ŞİİR VE DÜZYAZI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
İsmet Özel'e göre düzyazı, bir şeyi göstermenin en uygun, en verimli, en iyi biçimini bulmaya çalışırken, gösterilen şey ön planda tutulurken şiirde yalnızca görülecek şeyin bulunduğunu gösterme amacı vardır. Bu yüzden şiir bizi düzyazıda olduğu gibi gösterilmek istenen şeye(anlam alanına) çekmek adına dilden uzaklaştırmaz, anlamın dilde nasıl saklı kaldığını göstererek, dilin sırrına yaklaştırır.
ŞİİR VE SANAT ANLAYIŞI
İsmet Özel Şiir Okuma Kılavuzu adlı kitabında şiirden yoksun bir edebiyat ortamının kof olduğundan söz eder. Şiirin hayatiyeti korumak için ortaya atıldığını ve şiir okumanın bir kılavuz gerektirecek kadar çetin bir iş olduğunu vurgular. Ona göre şiir; yaşanılan bütün çirkinliklere, kötülüklere, haksızlıklara rağmen insanda savunulmaya değer, canlılığı korunmaya değer bir şeyler olduğuna içten içe ve kesinlikle inanıldığı zaman serpilip çiçek açacaktır. Farklı yerlerde, farklı yaş guruplarında, farklı kültürel eğilimde olan ve birbirlerini çoğunlukla tanımayan insanların tercihlerindeki benzerliğin ve edebiyata bağlı ahlaklarında aynı ilke birliğini taşımalarında şiirin büyük bir gücü olduğuna İnanır.
Yine Şiir Okuma Kılavuzu'nda şair, şiir okumanın yaralılığını ancak hayatlarında şiir için yer açmış insanların bileceğini söyler. "Şiir nasıl okunur?", "şiir okumanın anlamı nedir?", "şiir okumayı bize gerekli kılan hakikat nedir?" gibi soruların sorulmadan şiir okumanın yararsız bir etkinlik olduğunu savunur. Bizim şiir okuma isteği duymamız, yokluğunu hissettiğîmiz bir şeyleri tamamlamak, bir zorluğu gidermek ve nihayet bir doyum sağlamak içindir, görüşüne bağlıdır. Şiir insanın bütüne olan özlemi duygusuyla ortaya çıkar ve şiir okuma isteğimiz bu bütüne, bütünümüze, bütün içindeki yerimize varma zorluğunu yenme isteğimizle doğar. Şiir bu anlamda yerine getirici bir silah olma özelliği taşır. İsmet Özel, şiiri bu dünyada insanın kendini tanıyabilmesine imkan veren, ayrıca insanın kendisi hakkında ona bilgi veren bîr tür olarak nitelendirir. Şair; şiir beşeri bir sestir, o insan sesidir ve hemcinslerine seslenerek içinde taşıdığı bir parça mesajı iletir, görüşüne bağlı kalarak şiirlerini kaleme almıştır.
Şiiri bilim, felsefe, edebiyat ve konuşma dilinden ayıran şeyin şiirde yer alan sözlerin, kelimelerin sırf kelime, sırf söz oldukları için dahi önem kazanmaları olduğunu söyler. Ona göre şiir, dil aracılığı ile dilin anlatım olanaklarının aşılmasıdır. Şairin kendi biricikliğinden kaynaklanıp bütün insanlara ulaşan bir alana işaret ettiğinde şiir şiirdir. "Şiir başkaldırının sesidir ve şair aykırı olan kimsedir." Şair bu görüşün savunuculuğunu üstelenir tarzda şiirler kaleme almıştır.
İsmet Özel'e göre, sanat eserinin doğmasında onları etkileyen şartlarla bağları ne kadar sıkı olursa olsun, o eseri ortaya koyan sanatçının özel ve özgün, kasıtlı ve iradi biçim verme durumudur. İsmet Özel'e göre, sanat eserinin iki sahibi birden olamaz. Bu şartlarda nasıl olsa bir sanatçı çıkacaktı diyemeyiz. Sanat eseri keşfedilmek üzere bir yerde bekliyor değildir. görüşündedir.
İsmet Özel, insanın kendi doğrulan ile dış dünyanın doğrulan arasındaki uyumsuzluk durumunu yaşadığı zaman şiire başvuracağını söylemesi, onun mistik bir sanat anlayışına sahip olduğunu bize yansıtırken, ayrıca insanın kalabalıklar içinde yalnız kalan bir birey olarak görmesi ve insanın bu yalnızlıkla şiir okuduğunu ifade etmesi bakımından İkinci Yenicilerin şiir anlayışları ile benzerlik oluşturmuştur.
O şiiri benimsenen bir düşüncenin, bir ideolojinin terennüm, ifade aracı olarak görmenin karşısında duran bir şairdir. Çünkü bir dünya görüşünün taşıyıcısı, kaynağı olan metin artık şiir değildir bir düşünceyi dile getirmede düz yazının sağlamlığından bahseder. Bu yönüyle Cumhuriyet dönemi bağımsız şiir anlayışını savunan gruplar ile de sanat anlayışı bakımından benzerlik gösterir.
İsmet Özel şiiri vezin, kafiye, mısra düzeni, musiki gibi biçime bağlı bir öğe şeklinde algılamamak gerektiğini söylemekle birlikte musikisi elinden alınmış, imaları açıklığa kavuşmuş düzgün bir söz dizimine ulaşmış bir metnin de şiir olmadığını savunur. Aynı zamanda şiirin kapalı bir ifade olduğunu savunurken öte yandan bu görüşüne karşı çıkarak birbiri ile uyuşmayan iki görüş savunmuştur. Bu yönüyle çelişkili bir tutum sergilediğini söyleyebiliriz.
İsmet Özel şiirde simgeye, sembole, şekle ve sese önem vermez. Zaten şiiri bütünüyle bîr başka şeyin simgesi olarak da görmez. Çünkü şiirdeki dilin bir varlık kazanarak gerçeği şiire taşıyan bir kuruluş olduğuna inanır. Dolayısıyla şiirde dil başka bir şeyin yerini tutmak üzere yoktur.
"Şiir, neyi simgelediğini bilmeden ve nevî simgelediğini bildiğimiz zamanda anlamlı oluşundan bir ses kaybetmeyen metindir. "'Bu yönüyle şair sembolist şairlerden de ayrılmış olur.İsmet Özel şiirde gelenekçi veya ilerici eğilime sahip şairlerin hazır düşünme kalıplarını yıkmadıkları sürece gerçek parıltıyı ele geçiremeyeceklerini söyler. Şiir okuyanlar içinse, hazır bulunan anlayışlarının dışına çıktıkları zaman şiir yoluna herhangi bir şey sağlama durumuna geçebileceklerini ifade eder. Bu yönüyle şair ne gelenekçi ne yenilikçidir.
Şair , "şiirimin konusu, teması yoktur" der. Çünkü şairin ve şiir okurunun şiirde buldukları kendi kıvılcımlarıdır yani kendi anlam yüklemeleridir sözcüklere. Şiirde örnek verilen şeyler, sözcükler olsa olsa şair ve şiir okurlarının bu kıvılcımlarını onaylar ama hiçbir doğruyu savunmaz. Böyle olduğu için de şiirleri temalarına göre sınıflamak yararsızdır, der. Aşk süreri, savaş şiirleri, gecekondu şiirleri, metropol şiirleri olmadığı gibi devrimci şiir, İslami şiir de olmaz.
EDEBİ KİŞİLİĞİ VE BUNA ETKİ EDEN FAKTÖRLER
İsmet Özel, insan araştırmasının bir dalı olarak nitelendirdiği şiire emek vermeye başladığı dönemlerde Batı edebiyatını da takip etmiş ve kendi ülkesindeki edebiyatla da kıyaslamalar yapmıştır.
Türkiye’deki edebiyatın ülkenin siyasi çalkantılarının iniş çıkışlarına sıkı sıkıya bağlı olmasından ve ülkedeki siyasi değişmelerin tepeden inme şekli ile kabul edilmesinden şikayetçi olan Özel, şiiri kendine temel uğraş olarak seçerken siyasi ve toplumsal her tur konuyu şiirinin dışında tutmuştur. O, şiirin gündelik düşüncelerin birebir karşılığıyla uyum içinde olması fikrine karşı çıkmıştır. "Gündelik hayal şiiri öldürüyorsa, zedeliyorsa, şiir de gündelik hayatı öldürmelidir” fikrinden yola çıkan Özel, şiiri verilen şanlarda en iyisini yapma niyetinin bir sonucu olarak nitelendirir. Gündelik düşüncelere ve gündelik hayata karşı çıkarak, şiirin gündelik hayatı öldürmesi gerektiği düşüncesine bağlı olan İsmet Özel, Müslümanlığı gündemine sokan öğenin yine şiir olduğunu söyler.
Özel'in içinde yaşadığı ailede kendisinden büyük beş kardeşinin eğitim görüyor olması ve Cumhuriyet rejiminin ilk dönemlerindeki eğitim düzeylerinin havasını solumuş olması edebi kişiliğinin temellerinin atılmasına zemin hazırlamıştır. Daha önemlisi, içinde kitaplar bulunun bir evde bulunan Özel'in, her türden kitaba merak salmış olması da edebi kişiliğinin oluşmasında etkili olmuştur.
Özel'in çocukluk ve yetiştirme yıllarında karşılaştığı anlayışlar içinde Müslümanlık ağırlıklı bir yere sahip değildir. Müslüman bir ailenin çocuğu olmasına rağmen ebeveynleri tarafından dindar yetiştirilmek gibi Özel bir çabayla da karşılaşmamıştır. Bu nedenle Müslümanlık onun gündeminin dışında kalmıştır. Ancak Özel, şiiri kendisi için esas uğraş edinmeye karar verdiği zaman da düşüncesine bir dayanak arama isteğine kapılır ve inandığı şeylerin bilgisini edinmeye yönelir. Bunun içîn Kur’an-ı -Kerim'i okumaya başlar (1961). Bu yıllarda dini düşüncenin nitelikleri hakkında bilgilenme sağlamamış olduğundan büyük bir düş kırıklığı yaşar.
Kur'an-ı Kerim'de aradığını bulamamanın hissini yaşayan Özel, din aleyhtarlığının insan için en uygun tutum olduğu sonucuna varır.Ona göre; “Her türlü din insan zihninin geliştirilebilir ve işlenebilir tarafına yönelmiş bir terördür." Bu düşünceden hareketle Özel'in, şiir yazabilmenin ön koşulu olarak 'şairin uyanıklığını" ön plana çıkardığını görmüş oluruz. Şairi ayık tutmanın imkanını ise dînden uzak kalmakla açıklayan Özel’de dinin bütün görünümlerinden uzak bir tulum geliştiği gözlenir. Devamı İçin Tıklayınız
|