AHMET ÜNAL
atatrkecevap
TÜRK GENÇLİĞİ'NİN ATATÜRK'E CEVABI. SEVGİLİ ATATÜRK “Gençliğe Hitabe Kaldırılsın” tartışmalarının sizi üzdüğünü biliyorum. Baştan söyleyeyim. “Andımız” ı ırkçı bir metin olarak görmesem de “Gençliğe Hitabe”nin militarist bir dokuya sahip olduğunu ve moda tabirle “Yeni Türkiye”ye uygun olmadığını düşünüyorum. Ancak sevineceğinizi düşündüğüm bir şey var. “Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.” diyorsunuz ya. Bu vazifemizi yerine getirdik. Kurduğunuz Cumhuriyet hala dimdik ayakta. Bugün sizin yolunuzdan gittiğini iddia eden bazı Kemalist yazarların “gaflet, dalalet, hatta hıyanet” içinde olduğunu iddia ettiği, hayatta olsanız belki sizin de hemen içinizin ısınamayacağı bir iktidar, 9 yılda Türkiye’yi, Cumhuriyet tarihinin en saygın ve güçlü konumuna getirdi. Sizin temellerini attığınız Cumhuriyet, 100. yılına yani 2023’e artık daha emin adımlarla ilerliyor. Gençliğe Hitabe’nizde “Aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş olabilir” demiş ve “iktidar sahipleri” konusunda uyarmıştınız. Bu uyarınızdan vazife çıkaranlar, sizden sonra Türkiye’de, seçimle iktidara gelenlere 4 kez askeri müdahalede bulundu. Başbakanlar, bakanlar ve gencecik fidanlar darağacına gönderildi. Darbeyi yapanlar, tutukladıkları binlerce genci işkencelerden geçirdi, dayakla “Gençliğe Hitabe”yi ezberletti. Çok şükür artık Türkiye normalleşiyor. 27 Mayıs ve 12 Mart darbesini yapanlar artık hayatta değil ama, 12 Eylül ve 28 Şubat darbesini yapanlar mahkemede hesap verecekleri günü bekliyor. Balyoz, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven darbe planlarını yapanlar ise çoktan hesap vermeye başladılar bile. 1927 yılının şartlarında yazdığınız bir metinden dolayı bugün sizi acımasızca eleştirmeyi doğru bulmuyorum. Ancak, milli iradeye saygı duymayanların “Gençliğe Hitabe”yi önemli bir referans olarak kullandıklarının da altını çizmek gerekir. “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” bir nesil bekliyordunuz ama, günümüzde ne yazık ki farklı dünya görüşlerine tahammülsüz, fikre karşı küfürle karşılık veren, bilgiye kapalı bir Kemalist gençlikle karşı karşıyayız. Mustafa Akyol isimli genç bir yazar “Gençliğe Hitabe, Atatürk’ün kendi siyasi şartlarını yansıtan ama bugüne yol gösteremeyecek tarihsel bir metin olarak kabul edilmeli, okullardan ve ders kitaplarından kaldırılmalıdır” demişti. Akyol, Kemalizmin nasıl tutucu ve gerici bir ideoloji haline getirildiği sorusuna cevap arıyordu. Ancak küfürden başka bir cevap alamadı. “Aklın ve bilimin ışığına” çağırdığınız gençlik, ne yazık ki, bilimsel bir analize bile, kutsallaştırdıkları ideolojik ezberlerle, hatta küfür, hakaret ve tehditlerle cevap veriyor. Sanırım Cumhuriyeti bu gençliğe emanet etmemiştiniz. Aslında bu gençlere de kızmamak gerekir. 900 kişiye bir doktorun düştüğü bir ülkede, 800 kişiye bir Atatürk heykeli düşüyorsa, ideolojik bağnazlığın tüm sorumluluğunu bu gençlere yüklemek haksızlık olur. Vefatınızdan sonra gelen bütün nesillerin, Kemalizm adına militarist ve ırkçı duyguları çok fazla okşandı. Bu gençlerden elbette farklı bir tepki bekleyemeyiz. Gençliğe Hitabe tartışmalarının seviyesinden anladık ki, son 10 yıldır, kurucusu olduğunuz Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanan zihinsel dönüşümün, toplumun bütün katmanlarına yayılması biraz zaman alacak gibi görünüyor. Bu topraklardan yaşayan insanlar, Cumhuriyet tarihi boyunca çok acılar çekti Sevgili Atatürk. İslamcılar, Kürtler, Aleviler, Sosyalistler, Ermeniler ve diğer azınlıklar bu acılardan nasibini aldı. Keşke İskilipli Atıf Hoca, Seyit Rıza ve birçok masum insan asılmasaydı. Dersim katliamı ve Ermenilerin yaşadığı dramlar hiç yaşanmasaydı. Keşke Türkiye Cumhuriyetini emanet ettiğiniz Türk Gençliği, tüm dünyanın gözleri önünde bu utanç sayfaları ile yüzleşmek zorunda kalmasaydı. Bu acıların ne kadarının sizin döneminizde yaşandığını tartışmanın bugün için çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Ancak, Kemalist gençliğin, Cumhuriyetin geçmişi ile yüzleşmekten kaçınmasını, hatta bu acılara neden olan olayların arkasında durmasını dehşetle izliyorum. 90 yıl boyunca yaşadığımız tüm acılar bize şunu öğretti: Muhtaç olduğumuz kudret “damarlarımızdaki asil kanda” değil “vicdanlı bir insan” olmaktaymış. |
|
|
Bugün 52 ziyaretçi (68 klik) kişi buradaydı.