AHMET ÜNAL
asiksummani
ÂŞIK SÜMMÂNÎ 1860 - 1915. Narman’ın Samikale köyünde doğdu. Asıl adı Hüseyin’dir.
|
Bahar Gelir Yine Karşı Dağlara
Bahar gelir yine karşı dağlara Mor menekşe, lale bitmek içindir Bülbül figan eder iner bağlara Bir gül goncasıyle yatmak içindir
Ezelden bu dünya fanidir fani Bugün varlık yahu ya yarın hani Hak bize çok verdi akl ü iz'anı Aşka daim hizmet etmek içindir
Hey Sümmânî gönül asla tek olmaz Konar göçer hiç kimseye yük olmaz Can emanet bir kimseye mülk olmaz Bu dünyaya gelen gitmek içindir
Çekme Şu Dünyanın Endişesini
Çekme şu dünyanın endişesini Devir eyle gönlün dört köşesini Kemlik ile kırıp kal şişesini Dönüp ona derman olsan ne fayda
Arabi Farisi dilin olmazsa Bülbüle münasip gülün olmazsa Elbet bir meslekte elin olmazsa Dava ile sultan olsan ne fayda
Bir gün olsun Yaradan'ı anmazsan Mecnun olup aşk oduna yanmazsan Bir güzelin sinesine konmazsan Hayal ile mihman olsan ne fayda
Bir yazı ki kara gelir kalemde Sözü hor görünür her bir kelamda Bir yar seni sevmediyse alemde Sen o yara kurban olsan ne fayda
Sümmani der Yaradan'ı zikreyle Birliğini bilip daim şükreyle Ta ezelden gelen işi fikreyle Başa geçip pişman olsan ne fayda
Ya Ben Derdim Kime Şekva Edeyim
Ya ben derdim kime şekva edeyim Hicran benim firkat benim veren ben Hangi bir tabibe sual edeyim Mecruhu ben Lokman'ı ben saran ben
Bu dert benden olur mu ki hiç nihan Kişi kemaline bu mudur nişan Soldu güller bozulalı gülistan Bahçesi ben bahçıvan ben deren ben
Vefalıda acır sandım ben anı Çıktım yola arda koydum vatanı Kime sual edem ben o civanı Gelici ben gidici ben varan ben
Ahvalimce nice çekeyim aman Harab oldum onu gördüğüm zaman Bakmadı ahıma ol şah-ı huban Aldanan ben sızlanan ben yeren ben
Ben gönlümü senden etmem hiç beri Söyle güzel nasıl dönem ben geri Ne idem de unutam o gözleri Ülfet eden nefret eden gören ben
Sümmani der vardım canan iline Rahmetmedi gözlerimin seline Her varımı her yoğumu eline Teslim alıp teslim edip veren ben |
Ne Kadar Hûb Olsa Şecer Üstüne
Ne kadar hûb olsa şecer üstüne Dalında bir çiçek açmayı bilir Açılır salınır tazeden taze Gönül arzedene saçmayı bilir
Adam var esrarı benden nihandır Zâhirî melâmi, bâtın sultandır Adam var bahr-ı muhit, ummandır Adam var ki yiyip içmeyi bilir
Adam var gösterir dert, belâsını Adam var fetheder Kan Kal'asını Adam var getirir müptelâsını Adam var hızlıdan kaçmayı bilir
Adam var dercetmiş metn-i Kur'an'ı Adam var devretmiş Bahr-i Umman'ı Her bir hâlden bihaberdir Sümmânî Sazına üç beş tel koşmayı bilir
Kime Sual Edem Kimden Öğrenem
Kime sual edem kimden öğrenem Göstere cananın yol kapısını Cananım var iken ben kime gidem Canandır gösteren mal kapısını
Bir dilber sevmişim göze görünmez Bahçıvansız bağın gülü derilmez Yağma yoktur sır şehrine girilmez Girmek ister isen bul kapısını
Divaneler kendi kendin öğerler Nihayet huzurda boyun eğerler Şüphe yoktur gelir kapın döğerler Eğer döğmüş isen el kapısını
Sümmânî'yi kayır girdiği rahtan Asla ayrılmadı hicrandan ahtan Her ne ister isen iste Allah'tan Derde deva umma kul kapısını
Kalkın Verin Şu Aşıkın Sazını
Kalkın verin şu aşıkın sazını Nasihat eylerse tutun sözünü Ejderha misali açmış ağzını Korkarım yutacak yer beni beni
Şimdi menzilimiz yüceden yüce Çok masarif edip girmeyin borca Varından ziyade bir altın harca Sarıp gül kefene koy beni beni
Yıktı yüreğimi şu hasret abı Akıttım gözümden kan ile habı Avuçlayıp yerden alın türabı Savurun başıma vay beni beni
Sümmani dünyadan uçmuş gidiyor Ecel şerbetinden içmiş gidiyor Cümle yarenleri kalmış gidiyor Mahşerde görürsüz siz beni beni |