AHMET ÜNAL
klasikturkdivanedebiyati
YÜZYILLARA GÖRE KLASİK TÜRK (DİVAN) EDEBİYATININ GELİŞİMİ Osmanlı Devletinin Anadolu ve Rumeli’de istikrarı sağladığı 15. yüzyıl, klâsik Türk edebiyatı geleneğinin yerleşmeye başladığı ve kendi üstâdlarını yetiştirdiği bir dönemdir. Bu anlamda mesnevide Şeyhî, kasidede Ahmed Paşa, gazelde Necâtî Bey, nesirde ise Sinan Paşa dikkat çekmiştir. Bu yüzyılda devlet adamları, şehzâdeler ve padişahlar da şiirle ciddî biçimde ilgilenmişlerdir. 16.yüzyıl; siyasî, askerî, iktisadî alanlarda olduğu gibi edebiyat alanında da Osmanlı’nın en görkemli ve en zengin devri olmuştur. Bu dönemde İstanbul, tam bir kültür merkezi hâline gelmiş; Anadolu ve Rumeli’de başta Edirne, Bursa, Kütahya, Amasya, Kastamonu, Manisa, Trabzon, Bağdad, Kahire, Üsküp, Şam, Bosna, Sofya, Belgrad, Prizren, Yenice Vardar, Priştine gibi şehirler olmak üzere, pek çok kültürel merkez oluşmuştur. 16. yüzyılda klâsik Türk edebiyatında Fuzûlî, Bâkî, Nev‘î, Zâtî, Hayâlî, Taşlıcalı Yahyâ Bey, Kemal Paşazâde, Lâmi‘î Çelebi, Gelibolulu Âlî gibi büyük isimlerin yetiştiği görülmektedir. 18.yüzyıl, Osmanlı Devleti için gerileme dönemini ifade etmektedir. Yüzyılın ilk yarıyılına damgasını vurmuş olan Lâle Devri, söz konusu gerilemenin edebî faaliyetlerdeki etkisini azaltmıştır. 18.yüzyılın klâsik Türk şiirindeki üstâd isimleri, Lâle Devri şairi Nedîm ile Hüsn ü Aşk şairi Şeyh Gâlip’tir. Enderunlu Fâzıl, Fıtnat Hanım, İzzet Ali Paşa, Kânî, Koca Râgıb Paşa, Nahîfî, Neş’et, Seyyid Vehbî, Sünbülzâde Vehbî bu yüzyılın diğer isimlerindendir. 19.yüzyıl, Osmanlı’da yenileşme çabalarına ağırlık verildiği bir dönemdir. Bu yüzyılın ilk yarısında Tanzimat Fermanı, ikinci yarısında da Meşrutiyet ilan edilmiştir. Bu arada yenileşme ve Batılılaşma çalışmaları, edebî faaliyetlerde de etkili olmuştur. Leskofçalı Gâlip, Yenişehirli Avnî, Enderunlu Vâsıf, Keçecizâde İzzet Molla, Şeyhülislâm Ârif Hikmet klâsik Türk şiiri geleneğinin bu dönemdeki temsilcileridir. Ne var ki bu dönemde klâsik Türk şiiri geleneğinin devamını sağlayacak üstâdlar yetişmemiştir. Diğer taraftan Batı edebiyatını örnek ve esas alan isimler, Batılılaşma çalışmalarından ve siyasî ortamın sağladığı fırsatlardan da yararlanarak, klâsik Türk edebiyatına karşı sistemli bir muhalefet geliştirmişlerdir. Sonuçta bu isimler, aslında kendileri de şiir estetikleri açısından üstâd olmasalar da, zamanın ve şartların da etkisiyle, gelenek karşısında etkili olmuşlardır. Böylece 20.yüzyılda temsilcilerine ancak istisnaî ölçüde rastlanan klâsik Türk şiiri geleneği, 19.yüzyılın sonlarında iyice gözden düşmüştür. |