AHMET ÜNAL
fuzulidivani
FUZULİ DİVANI 1
Fuzûlî, 16. yüzyıl divan şairlerindendir. Bağdat, Hille, Kerbelâ ve Necef arasındaki dar bir bölgede yaşamış, Türkçe, Farsça, Arapça manzum ve mensur olmak üzere çeşitli konularda on beş eser yazmıştır. En önemli eserlerinden biri olan Türkçe Divanı'nda mevsimlerden ilkbahara, bu mevsimde açan çiçeklerden de güle çok yer vermiş, güle olan sevgisinin yansıdığı şiir, şiir bölümü ve beyitlerin çokluğu Divanını adeta bir gül bahçesine döndürmüştür. Fuzûlî, şiirlerinde gülü, şekil, renk, ışık, koku ve ses unsurlarıyla birlikte görülecek, hissedilecek, koklanacak ve işitilecek şekilde tablolar hâlinde tasvir etmiştir. Gül bahçesinde gülün güzelliğini, gonca hâlini, saba yelinin eliyle açılmasını, kırmızı taze taç yapraklarını, dallarını, kokusunu, ortasındaki sarı tohumlarını, dikenle aynı dalda bulunmasını, yapraklarına seher vaktinde çiy düşmesini, ömrünün kısa olmasını ve güle âşık olan bülbülün feryadını birçok benzetmeye, tasavvura, hayalî ve güzel sebebe konu etmiştir. Bu çalışmada, gülün Fuzûlî'nin Türkçe Divanı'nda hangi ilgilerle ve nasıl ele alındığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Divan şairleri, renk, şekil ve koku ilgisiyle ağaç ve çiçeklerden çok geniş bir şekilde faydalanmışlardır. Servi, çınar, sanavber ve şimşad gibi ağaçlar; gül, lale, sümbül, nergis, menekşe, karanfil, reyhan ve yasemin gibi çiçekler şairlere ilham kaynağı olmuştur. Şairler, şiirlerinde bu çiçeklerden en çok güle yer vermişlerdir.Rint tabiatlı divan şairi için gül, ilkbaharın müjdecisi, neşe ve sevincin kaynağıdır. Havaların ısınmasının, kış mevsimindeki kapalı mekânlardan kurtulmanın, âleme açılmanın, yeme, içme, gezme ve eğlenmenin zamanıdır. Sevgilinin gül bahçesine gelmesinin habercisidir.16. yüzyılda ömrünü Bağdat, Hille, Kerbelâ ve Necef arasındaki dar bir bölgede geçiren divan şairlerinden Fuzûlî'nin (öl.1556), Türkçe, Farsça, Arapça manzum ve mensur olmak üzere çeşitli konularda yazılmış toplam on beş eseri vardır. Bu eserlerin en önemlileri Türkçe Divanı ve Leylâ vü Mecnûn adlı mesnevisidir. Fuzûlî, Türkçe Divanı'nda divan şiir geleneği çerçevesinde anılan bütün çiçeklerden çeşitli ilgilerle söz etmekle birlikte güle daha çok yer vermiştir. İlkbaharda açan çiçeklerden en çok güle değer vermiş, kırmızı rengi, hoş kokusu, çeşitli çağrışımlara uygun güzel görüntüsü ve Hz. Muhammed'in sembolü olması dolayısıyla şiirlerinde gülden çok söz etmiş, güle olan sevgisini yansıttığı şiir, şiir bölümü ve beyitlerin çokluğu Divanını âdeta bir gül bahçesine döndürmüştür. Çeşitli nazım şekilleriyle yazdığı şiirlerdeki beyitlerinde, bahariyelerinde ve gül redifli kasidesinde gülü ve gül bahçesi unsurlarını maddî ve manevî birçok unsurla ilişkilendirmiş, çeşitli edebî sanatlarla süsleyerek güle olan sevgisini etkili bir şekilde anlatmıştır. Fuzûlî'nin Türkçe Divanı'nda gülün hangi ilgilerle ve nasıl ele alındığının belirlenmesine çalışıldığı bu çalışmada, Divandaki güle dair yansımalar, din, ahlak, cemiyet, kişiler ve kişilikler, maddî ve manevî hâller, tabiat, zaman, dört unsur, hayvanlar, bitkiler ve gül bahçesi olmak üzere on bir bölümde toplanmış ve incelenmiştir: 1. Din: Bu bölümde ilkbaharda açan gül goncasının Allah'ın kudreti ve yaratılış sırlarını göstermesi, Hz. İbrahim, Yusuf ve Muhammed'in kıssalarına telmih unsuru olarak kullanılması ilgileriyle ele alınmıştır. 1.1. Allah: Bu âlemi, hikmetlerini göstermek, varlığına, birliğine ve kudretinin kemaline delil kılmak için yaratmıştır. Divanda Allah, gül bahçesi ve gül, ilkbaharda canlanan tabiatın, yeşeren ağaç ve çiçeklerin, açan her bir gülün Allah'ın kudreti ve yaratılış sırrını göstermesi ilgisiyle bir arada zikredilmiştir. Allah, her şeyi hikmet üzere ve yerli yerince yaratandır. Kudretinin eseri olarak dikene renk vermiş, ucu sivri sert dikenden taze, narin ve güzel bir gül yaratmıştır: Kemâl-i terbiyeti nevk-i hâre vermiş reng Latîf edip lakabın eylemiş gül-i ra‘nâ Gül bahçesi, ilkbaharda Allah'ın sanat eserlerinin sergilendiği bir sergi olmaktadır. Gül, Allah'ın varlığının kanıtıdır, Allah'ın hikmetini yansıtır ve yaratılış sırrını açıklar. Gül goncası kapalı hâliyle ilahî sırlar hazinesidir. Gonca açılınca irfan ehlini hayran bırakacak hazine de açılmış olur. Bisât-ı gül-şene dün eyledim güzer ki demî Kılam nezâre-i âsâr-ı san‘at-ı Mevlâ. Sûret-i hâline hayrân eyledi ârifleri Açdı irfân ehline gencîne-i esrâr gül 1.2. Peygamberler: Divanda gül bahçesi ve gül ile ilgi kurularak peygamberlerden Hz. İbrahim, Yusuf ve Muhammed kıssalarına telmihte bulunulmuştur. İlkbahardaki tabiatın güzel görüntüsü ile Hz. İbrahim'in içine atıldığı ateşten meydana gelen gül bahçesi mukayese edilmiştir. Çanak yapraklarını parçalayıp yüzünü gösteren gül ile Hz. Yusuf'un yırtık gömleği ve vahye mazhar olunca kalbi ferahlamış Hz. Muhammed arasında ilgi kurulmuştur. 1.2.1.Hz. İbrahim: Kur’ân'da adıyla anılan bir sure bulunan (İbrahim, 14/1-52) ve Allah, tarafından dost edinilen (Nisâ, 4/125) bir peygamberdir. Divanda içine atıldığı ateşin gül bahçesine dönüşmesi ilgisiyle zikredilmiştir.Hz. İbrahim, Babil halkını puta tapmaktan vazgeçirmek ve onları Allah'ın birliğine davet etmek için görevlendirilmiştir. Babil halkının bu daveti reddetmesi üzerine put evine girerek putları kırmıştır. Nemrut ve kavmi, putları kırdığını öğrenince Hz. İbrahim'i cezalandırmak için büyük bir ateş yakmışlar ve onu mancınıkla ateşin içine atmışlardır. Allah'ın, Ey ateş, İbrahim için serinlik ve esenlik ol hitabıyla ateş bir gül bahçesine dönüşmüş ve Hz. İbrahim yanmaktan kurtulmuştur (Enbiyâ, 21/51-70; Sâffât, 37/91-98). İlkbahar mevsiminin gelmesiyle birlikte oluşan tabiatın güzel görüntüsü, Hz. İbrahim'in içine atıldığı ateşin dönüştüğü gül bahçesini kıskandırmıştır: Cihânı reşk-i gül-zâr-ı Halîl eden bahâr ermiş Bu feyz-i adl-i İbrâhîm Hân-ı pâk-sîretdir 1.2.2. Hz. Yusuf: Hz. Yakub'un oğludur. Kur’ân'da adıyla anılan bir sure(Yusuf, 12/1-111) yer almakta ve kıssası kıssaların en güzeli olarak anılmaktadır(Yusuf, 12/3). Divanda güzellik sembolü olarak zikredilmiş, gülün açılırken çanak yapraklarının parçalanması ile üleyha'nın onun gömleğini yırtması arasında benzerlik kurulmuştur. Hz. Yusuf ve gül, güzellik sembolüdürler. Bahar taciri, gül bahçesi ülkesinin zenginlerine Yusuf gibi güzel bir gülü sunarak aralarında kavga çıkarmıştır. Bahâr tâciri Mısr-ı çemen ganîlerine Bırakdı Yûsuf-ı gül arz eyleyip gavgâ Yusuf, Züleyha'nın iftirasına uğrayınca zindana atılmıştır. Zindanda ona rüya yorumlama ilmi öğretilmiştir. Zindanda iken Mısır melikinin maiyetindeki iki kişinin rüyasını, daha sonra melikin rüyasını doğru tabir edince zindandan çıkarılmış ve Mısır'a aziz olmuştur. Gül, Hz. Yusuf'un zindandan çıkıp Mısır'a aziz olması gibi, goncasının çanak yapraklarını parçalayıp gül bahçesinin süsü olmuştur. Habsden Yûsuf çıkıp sultân-ı Mısr olmuş kimi Oldı açıp goncesin ârâyiş-i gül-zâr gül 1.2.3. Hz. Muhammed: İlahî vahyi tebliğ etmek ve bütün insanlara doğru yolu göstermekle görevlendirilmiş son peygamberdir. Vahiy meleği olan Hz. Cebrail, vahyi değiştirmeden kalbine koydukça Hz. Muhammed iç sıkıntısından kurtulmuş ve rahatlamıştır. Divanda dört na‘tta övülmüş, bu na‘tlarda gül Hz. Muhammed'in sembolü, Hz. Muhammed ise peygamberlik gül bahçesinin en seçkin gülü olarak tanımlanmıştır. Seher yeli, kapalı olan goncayı açmış ve sıkıntılı hâlinden kurtarmıştır. Seher yelinin, goncanın açılıp rahatlamasına sebep olduğu gibi vahiy meleği Hz. Cebrail'in getirdiği vahiy de Hz. Muhammed'i iç sıkıntısından kurtarmış ve rahatlatmıştır: Çâk olup bulmuş safâ bâd-ı seherden sanasın Bâddur Cibrîl kalb-i Ahmed-i Muhtâr gül Hz. Muhammed'in sembolü olduğu için güle çok değer verilmiştir. Hz. Muhammed, peygamberler bahçesinin gülü, kapısı ise taze bir gül bahçesi olarak nitelenmiştir. Gül, Hz.Muhammed'in gül bahçesi olan yanağının çiy tanesi olarak düşünülmüş ve ortalığa yaydığı güzel kokusuyla onu hatırlattığı belirtilmiştir. Ey gül-i bâğ-ı rüsül bir tâze gül-şendir kapın Kim dem-i Cibrîle ol gül-şende ta‘n eyler sabâ Gül, Hz. Muhammed'in yanağıdır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed abdest almak için eliyle gül yanağına su serptiğinde suyun her damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır: Eylemiş her katreden bin bahr-i rahmet mevc-hîz El sunup urgaç vuzû‘ için gül-i ruhsâra su Son peygamber olan Hz. Muhammed, peygamberlik gül bahçesinin en seçkin gülüdür. Peygamberlik gül bahçesinin solmaya yüz tuttuğu bir dönemde bir mucizeyle sert taştan su çıkarmış ve peygamberlik gül bahçesini sulayarak parlaklığını tazelemiştir: Kılmak için tâze gül-zâr-ı nübüvvet revnakın Mu‘cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su Hz. Muhammed'e kavuşma yolunun ümidi, bu yolun âşıklarını sıkıntılarından kurtarmış ve rahatlatmıştır. Saba yelinin baharda kırmızı gülü açması gibi, Hz. Muhammed'e kavuşma yolunun ümidi de âşığın kanlı gönlünü açmış ve rahatlatmıştır: Açmış ümmîd-i reh-i vaslın dil-i pür-hûnumı Öyle kim fasl-ı bahâr açar gül-i ahmer sabâ FUZULİ DİVANI 2. BÖLÜM TIKLAYIN >>> |
Bugün 275 ziyaretçi (358 klik) kişi buradaydı.