SEMİRAMİS EFSANESİ
Yaşamı çeşitli efsane ve öykülere konu olan Semiramis, efsanevi Asur kraliçesidir. Yunan mitolojisinde Babil Devleti’nin kurucusu olarak kabul edilen Semiramis’in İran
|
ve Mısır fatihi olduğundan da söz edilir. Tanrı Marduk, Semiramis’in oğludur. Semiramis, “gök kraliçesi” ve “kutsal anne” olarak kabul edilen bir tanrıçadır. Kutsal Anne Semiramis ve oğlu Nimrod (Marduk) inancı, bu şekliyle Babil'den gelir. Askolan Gölü’nde yaşayan Tanrıça Derketo ile Asurlu çoban Kaystre’nin kızıdır. Doğduktan sonra annesi tarafından bir ormana bırakılan ve ‘kumrudan gelen’ anlamı taşıyan Semiramis, ormanda güvercinler ya da kumrular tarafından büyütülür. Günün birinde Semiramis’i ormanda tek başına gören kralın çobanı tarafından evlat edinilir. Semiramis büyüdükçe eşsiz güzelliğiyle herkesin dikkatini çekmeye başlamıştır. Devrin kralı da onun güzelliğine hayran olanların başında geliyordu. Kral onunla evlenir. Böylece, Semiramis kraliçe olur. Kralın ölümünden sonra da kırk yıl Asur devletinin başında kalır.
Asur Kralı Ninus, gerçekleştirdiği seferler sırasında, günümüzdeki adı Babil -Babylon- olan kenti ihata altına alır. Kenti ele geçirmesi durumunda buraya, en sevdiği Bab ve İlon adlarındaki iki tanrının adlarının birleşiminden oluşan Babilon adını vereceğine dair and içer. Semiramis, Kral Ninus'un bu sefer sırasındaki komutanı olan Oannes'in eşidir. Ancak bu evlilik gizli tutulduğu için hiç kimse, Semiramis’in Oannes’in eşi olduğunu bilmez. Semiramis’in Oannes’ten iki oğlu olur. Savaş alanına kuşanmış bir erkek savaşçı gibi çıkan Semiramis, Baktrialıları dize getirip alandan geri çekilmelerine yol açan tek kişidir. Bu savaşçının kimliği hakkında bilgi sahibi olmayan Asur Kralı Ninus, bu savaşçının (Semiramis) bulunup huzura getirilmesini buyurur.
Eşi Oannes, herkesten gizlediği güzel eşini göz önüne çıkarmak istemez. Kral tarafından ölümle tehdit edilen Oannes, Semiramis'i kralın huzuruna getirerek; "bu cengâver, bir kadındır hükümdarım" der. Semiramis’in güzelliğini görür görmez ona âşık olan Kral Ninus, hemen onunla evlenmek ister. Oannes, ‘o benim eşimdir’ diyerek
gerçeği açıklamak zorunda kalır. Onun, Oannes ile evli olduğunu öğrenen Kral Ninus, kendi kızının karşılığında Semiramis’i kocasından ister. Ancak Oannes, buna razı olmaz. Bunun üzerine Oannes’in gözlerini oydurtan (bir rivayete göre de kraliçe olan Semiramis tarafından öldürülür) Kral Ninus, Semiramis’i kendine eş olarak alır. Böylece kraliçe olan Semiramis’in Kral Ninus’tan Ninyas adında bir oğlu olur.
Sihir ve büyü yapma yeteneğine de sahip olan Semiramis, Kral Ninus’la evlenip Asur kraliçesi olunca eski eşi Oannes'i güvenilir bir adamına öldürtüp özgürleşir. Kral Ninus, eşi için Babil'in inşasına başlar. Babil’in inşa projesini bizzat kendisi hazırlayan Semiramis’in, günün birinde düşündeki Babil için "Ey Babil ! Sen nesiller boyu yok olmayan bir kent olacaksın. Yollarının kavşaklarında insanları neşe, görkem ve şehvet karşılayacak. Altın kâselerde yakılacak mumlarla aydınlanacak sokakların, erkekler ismini söylerken erkeklerin burun delikleri kalkıp inecek" dediği söylenir. Kraliçe Semiramis'in büyüdüğü yere olan özlemini gidermek isteyen Kral Ninus, Dünyanın Yedi Harikası'ndan birisi olan Babil'in Asma Bahçeleri'ni inşa eder. Yapay dağlar, büyük teras, şelale, su mermeri olarak bilinen taş evlerin kat kat yükselmesi ve buralardan akan su, ‘Kumrudan gelen Semiramis’ olarak da bilinen Semiramis'in özlemini gidermek amacıyla tasarlanmıştır. Bir başka rivayete göre de Babil'in Asma Bahçeleri, Babil Kralı II. Nebukadnezar tarafından, doğduğu yere karşı sıla özlemiyle yanıp tutuşan eşi Amyitis için yaptırılmıştır.
Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Babil’in Asma Bahçeleri de zamanla Semiramis’i tatmin etmez olur. Zira o, bu kente hükmetme arzusundadır. Ama kocası Kral Ninus, buna engeldir. Neticede onu da zehirleyerek öldürür. Ülkede yas ilan edilir ve Semiramis, kocasının yerine tahta oturur. Kırk yılı aşkın bir süre Asur, iktidarını elinde tutar. Kral Ninus'tan olma oğlu Ninyas’ı bir rakip olarak gören Semiramis, hükümdarlıkta ortak istemediği için oğlu Ninyas’ı uzağa gönderme bahanesiyle öldürtür.
Babil işgalleri devam etmektedir. Bundan ötürü Semiramis, zor günler geçirmektedir. Tam da bu sırada orduyu ayaklandıran bir köylü çocuğun başarılarından söz edilmektedir. Bu köylü çocuğunun başarıları günün birinde Semiramis’in kulağına kadar gider. Onu saraya çağırtan Semiramis, güzelliğiyle onu etkileyerek ondan yararlanma çabası içindedir. Ancak çocuğu görür görmez hemen tanır. Bu oğlu Ninyas'tan başkası değildi. Böylece onun öldürülmeyip saklandığını da öğrenmiş olur. Semiramis bundan böyle "kendisi dışında hayatında başka bir kadın olmayacaktır" koşuluyla yanından ayırmadığı oğluyla birlikte hükümdarlığı sürdürür. Ancak oğlu, günün birinde bir kıza âşık olur. Ama koşula göre bu kızla evlenmesi olanaklı değil.
Bunun üzerine oğlu, çevresinin de kışkırtmasıyla Kraliçe Semiramis'i öldürme planları
yapar. Fakat tanrısal yetenekleri bulunan Semiramis, tüm planlardan haberdar olur. Ve bir gece Tanrılara; "ben herhangi bir kadın değilim, sizin çocuğunuzum ve herhangi bir kadın gibi de ölmem" der. Ertesi sabah Semiramis’i öldürmek için balkonunun altına rahiplerle birlikte gelerek Tanrı’ya dua etmeye başlayan oğlu, annesi Semiramis'in de balkona çıkıp duaya katılmasını bekler. Ama balkonda bir kumrudan/ güvercinden başka hiç kimse yoktur. Kumru, göklere uçup gider. Onu öldürmeye gelenler Sarayı altüst ederler. Ama Kraliçe Semiramis'ten bir ize rastlayamazlar. Bunun üzerine onun, göklere uçtuğuna inanırlar.
Semiramis, Mezopotamya Bölgesinin üst kısımlarında yaşayan surların kraliçesidir. Koca bir ülkeye hükmeden, dediği dedik kestiği kestik dünyalar güzeli Semiramis, o güne kadar gönlüne göre birini bulamamıştır. Ta ki Van’ın Muradiye kazasının kuzey yamaçlarına bir sefere çıkana kadar, Semiramis bu sefer sırasında bölgenin hâkimi olan Ara adında genç bir Hükümdara gönlünü kaptırır. Güzel olduğu kadar mağrur da olan Kraliçe, bu sırrını kimseye açıklayamaz. Savaş devam etmektedir. Semiramis’in kuvvetleri son bir saldırı ile bölgeyi ele geçirirler. Ancak son saldırı sırasında Hükümdar Ara da öldürülür. Haberi alan Semiramis, Ara’ya olan aşkını yüreğine gömer, hemen dönüş emrini verir.
Dönüş yolu üzerindeki Van’a gelirler. Van’ın zümrüt yeşili bağ ve bahçelerini Van Gölü’nü çok beğenen Kraliçenin en fazla dikkatini çeken yeşillikler arasında göle doğru uzanan heybetli bir kaya parçası olur. Ara’nın hatırasına bu kayalık üzerinde bir kale inşa ettirmeye karar verir. Kısa süre içerisinde kale yapılır. Eteğinde şanına uygun bir şehir kurulur. Şehrin adını da Şamrangerd koyarlar. Aradan yıllar geçer, Ara’nın acısıyla yanan yürek, bu defa da sıla hasretine yenik düşer. Memleketine dönmeye karar veren Kraliçe Semiramis, Kaleyi ve kurduğu şehri Van adındaki bir komutana bırakarak ülkesine döner. Şehrin bugünkü adının bu komutandan geldiği rivayet edilir.
|