AHMET ÜNAL
kiyametinbaslangici
Kur-an ayetlerinde kıyamette olacaklar ile ilgili anlatılanlar dışında halk arasında yaygın olan ve bazı hadislere dayanan kıyamet alametleri ve hikayeleri tamamen uydurma inanç ve kabullere dayanmaktadırlar.
Ne bu tip olaylar gerçekleşmektedir ne de böyle bir olaya ihtiyaç vardır. Pek çok Kuran ayetinde zaten kıyametin yaklaşarak geldiği ifade edilir.
Kıyamet için alamet aramak yerine kıyamet kopmadan önce bu dünya hayatımızda hayra ve barışa yönelik işler ile uğraşmak haramlardan uzak durmak ve Allah’ın emirlerini yerine getirmek gerekir.
Ne yazık ki sayısız uydurma alamet ile insanların kafaları karıştırılmakta ve dine hizmet edildiği düşünülmektedir.
Her insan öldüğünde kendi kıyameti kopmuş demektir çünkü tekrar bu dünyaya dönüp yapmış olduğu hatalarını düzeltebilme şansına sahip değildir.
Kıyamet konusunda ; Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize isimli kitabın ilgili bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.
KIYAMET GELMEZ DİYENLER
İnkarcılar “O saat bize gelmez” dediler. De ki: “Hayır, duyu organlarıyla algılanamayanları bilen Efendime andolsun ki, o mutlaka size gelecektir…” Sebe 3
Eğer kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırsak der ki: “Bu benimdir! O saatin geleceğini de sanmıyorum. Efendime döndürülsem bile, muhakkak O’nun katında benim için daha güzel şeyler vardır.” İnkarcılara biz elbette yapmış olduklarını haber vereceğiz ve elbette o çetin azabı onlara tattıracağız. Fussilet 50
Kitabın ilk üç bölümünde Evren’in nasıl başladığını incelendi. Bu ve bundan sonraki bölümde ise Evren’in sonunu (kıyameti) Kuran’ın anlatımlarından inceleyeceğiz.
Bu konudaki bilimsel bilgilerin bulunmasından önceki Dünya’nın tüm iddialı kaynaklarını tarayın. Kuran’ın bu konudaki benzersizliği ortaya çıkacaktır. Hatta Evren’in başlangıcı ve Evren’in sonunun ikisinin birden değil, herhangi birinin bile Kuran’dan daha iyi anlatıldığı ikinci bir kaynak yoktur. Kuran delillerini göstereceğini söylemişti.
İşte Allah’ın kitabı, işte delilleri ! Hem de Evren’in başlangıcı ve Evren’in sonu gibi iki çok çok önemli konuda.
Samimi olarak delil arayanlar için bunlar yeterli delil değil mi?
İnsanlar kendi zaman dilimlerine hapsolmuş bir bakış açısıyla Evren’e baktıklarında; her şeyde sabit, değişmez, statik bir yapının olduğunu zannedebilirler.
Peygamberimizin geldiği dönemde Dünya’nın ve Evren’in sonunun geleceğinin söylenmesi inanılmaz bir iddiaydı. Dünya’nın Evren’de uçan bir cisim olduğunu bilmeyen o devrin insanları, ayaklarının altında sapasağlam gözüken Dünya’nın, bir gün gelip de yok olacağının söylenmesine inanamadılar ve itiraz ettiler.
Hele hele, tüm Evren’in de Dünya gibi yok olacağının söylenmesi Allah’ın kitabına inanmayanlara, Allah’ın gücünün bunları gerçekleştireceğine akıl erdiremeyenlere, imkansız gözüküyordu. Bu bölümün girişinde alıntıladığımız iki ayet, Peygamberimizin döneminde kıyamete, yani Dünya’nın ve Evren’in son bulacağının söylenmesine yapılan itirazları anlatmaktadır.
Günümüzde Evren ile ilgili bilgilerin artması sonucunda Kuran’ın, Evren’in ve Dünya’nın sonunun geleceğine dair iddiasının doğruluğu tartışılmaz bir şekilde kabul edilmiştir.
Artık hiç kimse kalkıp da Dünya’nın sonunun gelmeyeceğini iddia edemez. Hiçbir şey olmasa bile Güneş’in enerjisini tüketmesi sonucunda Dünya’mızın sonunun geleceği kesindir. Evren’in sonunun da geleceği kesindir, fakat bunun nasıl gerçekleşeceği, hangi şekilde bu sonun oluşacağı ve ne zaman olacağı tartışmalıdır.
Örneğin keşfedilen termodinamiğin kanunları Evren’in sonunun geleceğini (kıyametin geleceğini) göstermektedir. 1856 yılında Alman fizikçi Hermann Von Helmholtz, termodinamiğin ikinci yasasına dayanarak Evren’in bir gün öleceğini gösterdi. İkinci yasa en basit anlatımıyla ısının sıcaktan soğuğa doğru aktığını belirtir.
Bir sobanın odayı ısıtması, elimizdeki çayı soğumaya bırakışımız, hep bu yasanın işleyişiyledir. Helmholtz, Rudolf Clausius ve Lord Kelvin’in çalışmaları termodinamikte tersine çevrilemez değişimi tanımlayan entropi adlı bir niceliğin kabul edilmesini sağladı. Sıcak bir kütlenin soğuk bir kütleyle temas ettiği basit örneğimizde entropi, ısı enerjisinin sıcaklık derecesine bölümü olarak tanımlanabilir. Evren’de toplam entropi hep artar. Dünya’mızı ısıtan Güneş’te bunun örneğini görebiliriz. Güneş’in ısısı Evren’in soğuğuna akar, ama bu süreç tersine döndürülemez.
DİN VE FELSEFE AÇISINDAN TERMODİNAMİK KANUNLARI
Peki bu süreç sonsuza dek sürebilir mi? Cevap hayır olacaktır. Sıcaklık tek bir sıcaklık derecesine ulaşınca termodinamik denge olarak adlandırılan sabit bir hal oluşur. Güneş’te ve daha pek çok yıldızda, ısının akışı milyarlarca yıl sürebilir, ama bitmez tükenmez değildir. Bir zaman dilimi sonucunda termodinamiğin kanunları Evren’deki hareketin durmasını mecbur kılmaktadır. Bu yasalar bizi iki sonuca götürür.
1 Evren’in bir başlangıcı vardır.
2 Evren’in bir sonu olacaktır.
Tarih boyunca tek Allah’a inanan tüm dinler bu iki iddianın savunucusu olmuşlardır. Kuran bu iki iddiayı savunurken hem Evren’in başlangıcı için, hem de sonu için mucizevi açıklamalar yapar.
Tarih boyunca maddeyi ilahlaştıranlar ise maddenin sonsuzdan beri var olduğunu ve sonsuza dek var olacağını söylemişlerdir. Yani hem yaratılış fikrine götüren başlangıcı, hem de dinlerin tarifi olan kıyameti inkâr etmişlerdir (Alıntıladığımız iki ayette Peygamberimiz’in dönemindeki itirazlar görülüyor).
Astrofiziğin ilerlemesiyle Evren’in başlangıcı ve sonu olduğu anlaşılınca fikirlerini buna uydurmak isteyen ateistler olmuştur, ama bilimsel bir gerçek olarak Evren’in başı olduğu ve sonu olacağı anlaşılmadan önce ateistlerin bunları red ettiği apaçıktır.
Bilimsel bilgilerin günümüzde tüm ortaya koyduğu verilere rağmen, birçok ateist hâlâ Evren’in başı olduğunu ve sonunun geleceğini red etmeye çalışmaktadır.
Termodinamiğin yasaları, dinin iddiasını, felsefe tarihinde dinle paralel şekilde Yaratıcının Evren’i yarattığını, Evren’in başı ve sonu olduğunu söyleyenleri doğrulamış, karşıtlarını yalanlamıştır.
Bu bulgular tek Allah’a inanan 3 büyük dinin bu önemli konudaki tezlerinin bilim tarafından doğrulanması demektir. Evren eğer sonsuzdan beri var olsaydı, termodinamiğin kanunlarına göre sonsuz zamanda, Evren’de tüm hareket durmuş olacaktı.
Evren’de hareketin var olması, Evren’in sonsuzdan beri var olmadığını ve Evren’in bir başlangıcı olduğunu göstermektedir. Şu anda Evren’de hareket olduğuna ve Evren’de bir başlangıç olduğuna göre, kıyamet başka hiçbir şekilde kopmasa bile termodinamiğin kanunlarına göre kopmalıdır. Fakat görülen odur ki Evren’in kıyametinin kopması için termodinamiğin yasalarının gerçekleşmesine gerek kalmayacaktır.
YILDIZLARIN VE GÜNEŞİMİZİN ÖLÜMÜ
Yıldızlar söndürüldüğü zaman Mürselat 8
Kuran’ın indiği dönemde insanlar yaygın olarak yıldızların ışığının sonsuza dek sürecek bir özelliğe sahip olduğunu sanıyorlardı. Bu yüzden yıldızların iç yapısının ve yıldızların enerjilerinin tükeneceğinin bilinmediği bir dönemde, Kuran’ın, yıldızların varlıklarının son bulacağını söylemesi mucizevi niteliktedir. Yıldızlar ışığın kaynağı olduğu için, ayette yıldızların söndürülmesinden bahsedilmesi de önemlidir.
Gezegenler saçıldığı zaman İnfitar 2
Ayetlerde yıldızların söndürülmesinden bahsedilirken, ışığın kaynağı olmayan gezegenlerin ise dağılıp saçılmasından bahsedilir. Kuran’da yıldız kelimesi Arapça “necm” olarak geçerken, gezegen kelimesi ise “kevkeb” olarak geçer. Gezegenler merkezi bir yıldıza tabi oldukları için, bu yıldızın hayatı son bulup ışıkları söndürülünce gezegenler de yörüngelerinden, rotalarından çıkarlar, yani dağılıp saçılırlar. (Bazı çevirmenler kevkeb ve necm kelimelerinin her ikisini de yıldız diye çevirip aradaki farka dikkat etmemişlerdir.) Gezegenler ışığın kaynağı olmayıp yansıtıcıdırlar, bu yüzden gezegenlerin söndürülmesi mümkün değildir. Kuran mucizevi özelliğini her ifadesinde göstermektedir.
Güneş dolandığı zaman Tekvir 1
Ayette geçen tekvir fiili sarığın başa dolanmasında kullanıldığı gibi, yuvarlatmak, dürmek, katlamak, büzmek anlamlarına gelir. Ayet kıyametin anlatıldığı bir tablo içinde Güneş’in nasıl son bulmaya gittiğini anlatmaktadır. Tüm yıldızlar gibi Güneş’imiz de hidrojen atomunu yakıp enerjisini elde eder, böylece ısı ve ışık saçar. Hidrojeni helyuma dönüştürme süreci, hidrojen atomunun bitmesiyle durur ve yıldızlar da ölür. Güneş’imizin de eğer başka bir etken olmazsa bile sırf bu sebeple öleceği kesindir.
Yıldızlar ölürken
Güneş’imizin, “Kırmızı Dev” olup ölmesi beklenmektedir. büyüklüklerine göre Kırmızı Dev, Resim bir yıldızın “Kırmızı Dev” aşamasını temsil ediyor. Beyaz Cüce veya Karadelik aşamalarına geçerler.
Güneşimizin büyüklüğü sebebiyle önce Kırmızı Dev olup sonra ölmesi beklenmektedir. Güneş tarih boyunca insanların gözünde o kadar büyütüldü ki, Kuran’ın indiği dönemde Güneş’i tanrı sayanlar vardı. Kıyametin kopacağını anlamanın önemi burada da görülmektedir. Kıyametin kopacağını anlamayıp Güneş’i tanrı ilan edenler, Evren’i ve Dünya’yı sonsuza dek var olacak sanıp, buna göre reenkarnasyonla, sonsuza dek Dünya içinde ruh göçüne inanan çoktanrıcı, ortak koşucu dinler üretenler olmuştur.
Kıyametin kopacağının anlaşılması, Güneş’i tanrılaştıran anlayışları veya reenkarnasyonla sonsuza dek hayatın devrinin Dünya içinde olacağını söyleyen anlayışları çürütmüştür. Kuran’ın anlattığı ahiret inancıyla kıyametin kopması bir sistemin aşamaları olarak birbiriyle ilintilidir. Kıyametin kopacağının gerçekliğinin anlaşılması, Kuran’ın anlattığı ahiret inancını da güçlendirmektedir.
O saatin yaklaşarak gelmekte olduğuna şüphe yoktur. Ve Allah mezarlardakileri diriltecektir. Hac 7
Kuran’ın kıyametteki yokoluşta Güneş’in ve Dünya’nın sonundan bahsetmesi ve günümüzde de Güneş’in ve Dünya’nın bir gün yok olacağının anlaşılması, Kuran’ın mucizesini ortaya koyar. Kuran’ın indiği dönemdeki astronomi bilgisiyle bunların bilinmesine imkan yoktur.
Kuran’ın vahyedildiği dönemde yaşayan Müslümanlar tüm bu saydıklarımızın bilimsel olarak mümkün olduğunu anladıkları için değil, Evren’i yaratan Allah’a, tüm Evren’i yok etmenin ne kadar kolay olduğunu kavradıkları için inanmaktadırlar. Günümüzdeyse Kuran’ın; yıldızların, Güneş’in, Dünya’nın sonunun geleceğini söyleyen açıklamaların doğruluğu anlaşılmış bulunuyor. Bir gün yok olacak Güneş’e tapanlar artık yoklar, bakalım bir gün yok olacak maddeye tapanlar ne zaman yok olacaklar.
SULARIN KAYNADIĞI DEPREM
Yeryüzü sallanıp sarsıldığında Vakıa 4
Kuran’daki kıyamet sürecini başlatan saatin gelmesiyle ilgili tüm açıklamalar, bu süreçte yeryüzünde büyük bir deprem olacağını göstermektedir. Kuran’da bu sallantının çok şiddetli olacağı açıkça söylenir. Dağları unufak edecek bu sallantının, insanlarda büyük bir paniğe yol açacağı Kuran ayetlerinde anlatılır. Ayrıca denizlerin durumu şöyle anlatılır:
Denizler kaynatıldığı zaman Tekvir 6
Denizler fışkırtılıptaşırıldığı zaman İnfitar 3
Gerçekten de dağları unufak edecek bir depremde, mağmadaki kızgın lavlar yeryüzünün birçok noktasından fışkıracaktır. Denizlerin olduğu yerlerden fışkıracak mağma, denizlerin suyunu kaynatır, fışkırtıp taşırır. Hayatında belki de hiç deprem görmemiş Hz. Muhammed’in –deprem görse bile şiddetli bir depremde mağma tabakasının fışkırıp denizleri kaynatabileceğini bilmesine olanak yoktur. O dönemin insanlarından mağma tabakasındaki potansiyeli ve bu potansiyelin denizleri çok rahat bir şekilde kaynatabileceğine dair bilgileri bilmesini bekleyemeyiz.
Yabani hayvanlar bir araya toplandığı zaman Tekvir 5
Kuran kıyametin büyük depreminde yabani hayvanların bir araya toplanmasına dikkat çekmiştir. Günümüzde de deprem öncesi ve deprem sonrası hayvanların hareketleri bilim adamlarının dikkatini çekmektedir. örneğin bir depremde Seattle Woodland Hayvanat Bahçesinde fillerin deprem öncesi garip hareketleri, gorillerin kafeslerinde kendilerini yerden yere attıkları tespit edilmiştir. Depremler ve hayvanların depremlere karşı garip reaksiyonları araştırma konusu olmaya devam etmektedir. Kuran’ın bu konudaki ayetini okuduktan sonra, biz bu araştırmaların derinleştirilmesinin faydalı olacağını sanıyoruz.
3 Yer dümdüz edildiğinde
4 İçinde olanları dışa atıp boşaldığında İnşikak 34
İnşikak suresinden alıntıladığımız ayetlerde de yeryüzünün iç kısmındakilerin dışarı çıkmasına işaret edilmektedir ki; bu da mağmanın kıyametin depreminde birçok yerden fışkıracağına dair açıklamamızı desteklemektedir.
Kuran, insanoğlunun zihnini yeryüzünün başına gelecek en ciddi olaya çevirmesini istemektedir. Bilimin ilerlemesi, Kuran’ın bahsettiği kıyametin kopacağını, Dünya’nın ve Evren’in sonunun geleceğini ortaya koymaktadır. Artık hiç kimse yıldızlar sonsuza dek var olacak, Güneş’in ışığı hep parlayacak, bu Evren, bu Dünya hiç yok olmayacak diyemez.
Hiçbir bilimsel bilginin olmadığı dönemde Kuran bunları söyledi ve yine haklı çıktı. Aynen Kuran’ın dediği gibi Evren’de kıyametin kopacağının belirtileri zaten mevcuttur.
O saatin kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? Onun belirtileri zaten gelmiştir. O onlara gelip çattıktan sonra ibret almaları neye yarar ? . Muhammed Suresi 18
Kaynak-fikih.info