HUN İMPARATORLUĞU. (395 - 503)
Hunlar'ın imparatorluğu. Hunlar, 350 yılında Asya bozkırlarından batı yönünde harekete geçmişlerdir. Aral Gölü ile Hazar Denizi'nin kuzeyindeki Alan ülkesini ele geçirmişlerdir. Ardından Hunlar 375 yılında İdil Nehri'ne ulaşmışlardır. Bu tarihlerde Hunların başında Balamir bulunmaktadır. Uldız döneminde Hunlar, Karpat dağlarını aşıp bugünkü Macaristan'a girmişler ve bu topraklarda bir imparatorluk kurmuşlardır. Hun İmparatorluğunun başkentinin neresi olduğu kesin olarak belli değildir. Farklı kaynaklarda Segedin [1] ve Macaristan'ın başkenti Budapeşte'nin Buda kesimi yakınlarındaki Sycambria [2] olarak geçmektedir. Hun İmparatorluğu, Türk tarih literatüründe Avrupa Hun İmparatorluğu olarak geçer.
Kuruluşu.
Kuzey Hun Devleti'nin yıkılmasının ardından dağılan ve batıya çekilen Hunlar, Ural Nehri ve İdil Nehri arasına yerleşmişlerdir. Ardından Hunlar, bu bölgedeki Türk boylarını egemenlikleri altına almıştır. 4. yüzyılın ortalarında Alan ülkesini ele geçirdikten sonra, 374 yılında İdil Nehri kıyılarında görünmüşlerdir. Balamir komutasındaki Hunlar, Karadeniz'in kuzeyindeki düzlüklerde yaşayan Ostrogotları ve Vizigotları yenilgiye uğratmışlardır. 375 yılında Ostrogotlar ve Vizigotlar, Hunların saldırılarından dolayı batıya doğru yönelmişlerdir. Böylece Kavimler Göçü başlamıştır.
Balamir'den sonra 378 yılında Alypbi, Hun İmparatoru olmuştur. 378 yılında Hunlar, Tuna Nehri'ni geçmişler ve Trakya'ya kadar ilerlemişlerdir. Hunlar, Trakya'ya kadar ilerlemelerine rağmen Roma İmparatorluğu'ndan bir direniş görmemişlerdir. Hunların baskısı altındaki Barbar Kavimler, Roma İmparatorluğu'nu zorlamaya başlamışlardır. Roma İmparatoru I. Theodosius'un 17 Ocak 395 tarihinde ölmesi üzerine Hunlar tekrar harekete geçmişleridr. 395 yılında Hun orduları Balkanlar üzerinden Trakya'ya akın yapmışlardır. Yine aynı yıl Kafkasya'dan gelen Hunlar, bugün Lübnan'da bulunan Sur şehrinde, Şanlıurfa'da ve Antakya'da bir süre kalmışlar sonra tekrar Karadeniz'in kuzeyindeki topraklara dönmüşlerdir. Bu olay ile Türkler ilk defa Anadolu'ya gelmişlerdir.
Uldız Dönemi.
390 yılında Alypbi'den sonra başa geçen Uldız zamanında Hunlar, Karpat dağlarını aşarak bugünkü Macaristan'ın bulunduğu bölgeye girmişlerdir. Hun İmparatorluğu'nun dış siyaseti Uldız zamanında belirlenmiştir. Buna göre, Bizans İmparatorluğu'nu baskıda tutulacak, Barbar Kavimlere karşı Batı Roma İmparatorluğu ile iyi ilişkiler içinde bulunacaktı. Bunun nedeni Batı Roma İmparatorluğu'nun düşmanı olan Barbar Kavimler aynı zamanda Hunların da düşmanıdır. Bu nedenle Hunlar, Batı Roma İmparatorluğu ile iyi ilişkiler içinde bulunmayı seçmişleridir.
Uldız'ın Tuna boylarına kadar ilerlemesi ile Barbar Kavimler, Batı Roma İmparatorluğu topraklarına girmeye başlamıştır. Batı Roma İmparatorluğu, sınırlarını aşan barbar Kavimleri durdurmakta güçlük çekmince Uldız'da yardım istemiştir. Uldız yardım isteği üzerine 406 yılında Radagais idaresindeki Barbar Kavimleri, bu günkü Floransa'nın güneyinde yenilgiye uğratmıştır. Ağustos 406 tarihinde Radagais idam edilmiştir. Uldız, elde ettiği başarısı ile bir yandan Batı Roma İmparatorluğu'nu kurtarmış, diğer yandan Barbar Kavimleri Galya'ya göçe zorlayıp, Hunlara batıda hareket serbestliği sağlamıştır.
Uldız, Bizans'ı baskı altına almak amacıyla 409 yılında Tuna Nehri'ni geçmiştir. Kendisi ile barış görüşmeleri için gönderilen Bizans İmparatorluğu elçisine "Güneşin battığı yere kadar her yeri zaptedebilirim" diyerek meydan okumuştur. Uldız'ın 412 yılında ölümünden sonra yerine Karaton geçmiştir. Donatus isimli hükümdar ise 412 yılına kadar Karadeniz'in çevresindeki Hun topraklarını yönetmiştir. Karaton 422 yılına kadar hükümdarlık yapmıştır.
Rua Dönemi.
Oktar'dan sonra 422 yılında devletin başına Rua geçmiştir. Attila'nın babası olan Muncuk ise 408 yılında ölmüştür. Rua 422 yılında Bizans İmparatorluğu'nun, Hun ordusunu isyana kışkırtmak ve bağlı kavimleri Hunlardan ayırmak amacıyla Hun topraklarına gönderdiği casusları ileri sürerek Balkan seferine çıkmıştır. Direniş göstermeyen Bizans İmparatorluğu, vergi ödemek zorunda bırakılmıştır.
Bizans İmparatoru II. Theodosius, Batı Roma İmparatorluğu'ndaki karışıklıklardan yararlanarak İtalya'ya ordu ve donanma göndermiştir. Batı Roma İmparatorluğu Rua'dan yardım istemiştir. Rua bölgeye asker gönderince II. Theodosius, Hunlar ile savaşmayı kabul etmeyerek geri çekilmiştir. Bizans İmparatorluğu, Hunların baskılarına karşı Hun idaresinde yaşayan kabileleri kışkırtmaya devam etmiştir. Bunun üzerine Rua, Bizanslı tüccarların Hun İmparatorluğu'nda ticaret yapmalarını ve ücretli asker toplamalarını yasaklamıştır. Rua, Bizans İmparatorluğu'na sığınan Hun kaçaklarını geri verilmesi ile uğraştığı sırada, 434 yılında ölmüştür.
Attila Dönemi
Rua'nın ölümü üzerine Attila ve Bleda, Hun İmparatorluğu'nun başına geçmiştir. Attila, babası Muncuk'un ölümünden sonra amcası Rua'nın yanında yetişmiş, birlikte savaşlara katılmış, devlet yönetimini ve Hun siyasetini öğrenerek tecrübe kazanmıştır. Büyük kardeşi Bleda ile birlikte tahtı paylaşmaktaydı ama bir süre sonra bledanın savaşlarda yetrince iyi sonuçlar alamaması ve büyük obaya fazla savaş ganimeti getirememesi yüzünden attila önderliğind yapılan isyanda bleda attilla tarafından öldürülmüştür(445) ve bu isyandan sonra devletin tüm yetkisi attillaya geçmiştir. Attila'nın amacı Batı Roma İmparatorluğu'nu ve Bizans İmparatorluğu'nu egemenlik altına alarak devleti büyütmektir. Attila, 434 yılında Tuna ve Morava nehirlerinin birleştiği yerdeki Margos Kalesi önünde Bizans İmparatorluğu ile Margos Antlaşması'nın imzalamıştır. Antlaşmanın başlıca maddeleri şunlardır; Bizans İmparatorluğu, Hunlara ödemekte olduğu vergiyi iki katına çıkaracak, Bizans İmparatorluğu, Hunlara bağlı kavimlerle antlaşma yapmayacak, Ticari ilişkiler sınır kasabalarında devam edecek, Bizans İmparatorluğu, elindeki Hun esirleri iade edecekti.
Attila, Margos Antlaşması'ndan sonra ülkenin doğu bölgesini denetimi altına almıştır. 435 yılında Volga boylarındaki Ak-Oğurların ayaklanma girişimlerini bastırmıştır.
Birinci Balkan Seferi (441-442)
Bizans'ın Margos Antlaşması'nın hükümlerine uymaması üzerine Attila, Bizans üzerine sefere çıktı. Doğu Trakya'ya kadar ilerleyen Hun ordusundan çekinen Bizans, barış istemek zorunda kaldı.Bu Antlaşma ile Attila Bizans'ın ödediği vergiyi artırdığı gibi bazı sınır kalelerini de ele geçirdi.Bu seferden sonra Avrupa Hunlarına Balkanların yolunu açılmış oldu.
İkinci Balkan Seferi (447)
I.Balkan Seferi'nden sonra Bizans imzaladığı antlaşma şartlarında öngörülen vergiyi ödemediği için Attila yeniden sefere çıktı. İki kola ayrılan Hun ordusunun bir kolu Yunanistan'a girip Teselya'ya kadar ilerledi. Diğer kolu ise Sofya, Filibe ve Lüleburgaz şehirlerini alarak Büyükçekmece yakınlarına kadar ulaştı. Bizans Imparatoru barış istemek zorunda kaldı.
Yapılan Anotolyos Antlaşması'na göre; Bizans ödediği vergiyi üç katına çıkaracak, Savaş tazminatı ödenecek Tuna'nın güneyindeki yerler askerler arındırılacaktı.
Batı Roma( Galya )Seferi (451)
Roma Imparatoru'nun kızıyla evlenen Atilla , çeyiz olarak Imparatorluk topraklarının yarısını isteyince, bunu kabul etmeyen Batı Roma'nın üzerine yürüdü. Katalon Ovası'nda Attila, 100 bini Hun geri kalanıda Germen ve İslav kavimlerinden oluşan 200 bin kişilik bir ordu ile iken Roma ordusu da aynı bölgeye 200 bin kişilik ordu ile gelmişti. Hun düşmanı olan barbarların hepsi Aetiüs ordusunun safında idiler. 20 Haziran 451 günü dünyanın iki yarısı birbiri üzerine yüklendi. O güne kadar görülmüş en kanlı savaş oldu. Savaş 24 saat sürdü iki taraf da cok büyük hasar gördü, büyük kayıplar verdi fakat savaş günü akşamı Roma ordusu dağıldı.
Roma'yı destekleyen Batı Got ordusu da kralları savaşta ölünce çekilmek zorunda kalmıştır. Atilla çekilmekte olan Aetiüs'ü takip etmedi ordusunu dinlendirdi. Zaten amaçına ulaşmış Roma'nın asker deposu sayılan Galya'yı işgal etmişti. bundan sonraki ilk ciddi saldırıda bütün romayı tam olarak çökertecegi kesindi.
Aradan geçen 20 günde Attila ordusunu kendi başkentinin bulundugu bölgeye getirdi. Savaş sonrasında dünya onun yenilmezligini bir kere daha anlamış ve kabul etmişti.Bu savaştan 1 yıl sonra Attila Dagıttıgı Roma İmparatorlugu'nun tamamını idaresi altına almak icin harekete gectigi zaman, ona karşı koyacak güçleri kalmamıştı. 452 yılında Attila Po ovasına geldi ve Romadan yola cıkan Papa 2.Leo Hun hükumdarının huzuruna cıktı ve Attila'dan Roma'yı esirgemesini istedi bütün şartları kabul ettiklerini zaten Attila'nın Roma'ya hakim oldugunu söyledi. sadece Hristiyanlık merkezinin yıkılmaması temennisini iletti ve Attila Roma'ya saldırmadan vergilerini dahada katlı almış oldu ve hakimligini tanıtmış olmuştu.
İtalya Seferi (452)
Attila, 452 yılında yüz bin kişilik ordusuyla Alpler üzerinden İtalya'ya girdi. Papa I. Leo başkanlığında bir heyet Roma'nın bağışlanmasını istedi. Papa'nın ricasını kabul eden Attila geri döndü. Daha sonra atilla çin'in üzerine yürüdü çin imparatoru ordusunun büyüklüğüne dayamayacağını ve kendisini savunmak için zaman istediğini söyleyince atila çin imparatorunun kızını eş olarak aldı ve geri döndü avrupaya yürüyen atilla nın karşısına yine papa çıktı ve af diledi önceden ismine saygı duyduğu için teklifini kabul ettiği papaya bu kez adını haketmiyorsun deyip başını kesti ve tün avrupa seferi boyunca sokaklarda dolaştırdı tekrardan çin e yürüyen atilla için çin imparatoru çin seddini topraktan inşa etmişti atilla ordusuyla setin üstünden geçtikten sonra yine setin üstünden geri döndü çin prensesi olan karısı gelenekleri gereği kocasına bağlıydı, çinli eşinin atilla yı romalı karısı için uyarmasına rağmen atilla romalı karısı tarafından zehirlenerek öldürülmüştür tabutunun dışı çelik ortası gümüş içi altından yapılmıştır ve düşmamlarından dolayı gömen kişiler öldürülmüştür ve mezarı bilinmemektedir.
Yıkılış.
378-390 Alypbi 386-408 Muncuk
Hunlarının tarihe katkıları.
-Kavimler Göçü'nün başlamasında etkili olmuştur.
-Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasına neden olmuştur.
-Pantolonu (şalvar olarak) Avrupa'ya getirmişlerdir.
KAYNAK :
1. Recep Şükrü Apuhan, Türklerin Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul Mart 2008 s.17
2. Proff. Dr. Pierre Chuvin, İlk İlişkiler, Efsaneler dunyasından bir akrabalık, Populer Tarih Dergisi, Ekim 2006 (Fransa Büyükelçiliği)
|