DÜNYANIN ALTIN ORAN NOKTASI.
Peki ya dünyamızın Altın Oran Noktası nerededir? Hıristiyanlığın merkezi Roma? Modanın başkenti Paris? Sihrin anavatanı Mısır? Dünyanın zirvesi Himalayalar? En kalabalık şehir New York? Ya da binlerce şehirden herhangi biri mi? Hayır!
Kuran’da şehirlerin anası olarak övülen, en kutsal ve İlahi merkez olarak tanıtılan Mekke’nin kuzey kutup noktasına olan uzaklığı ile güney kutup noktasına olan
uzaklığının oranı tam olarak 1,618 yani Altın Orandır. Ayrıca Mekke şehrinin Güney kutup noktasına olan uzaklığı ile iki kutup arasındaki uzaklığın birbirine oranı da yine 1,618′dir.
Mucize bununla bitmez; tüm insanlığın ortak yer belirleme dili haline gelmiş enlem boylam haritasına göre de Dünya’nın Altın Oranı Mekke şehrindedir.
Mekke’den günlerin değiştiği ve gün dönümü çizgisi olarak belirtilen sınıra olan doğu uzaklığı ile batı uzaklığının birbirine oranı da yine 1,618′dir. Ayrıca Mekke’nin gündönümü çizgisine batı yönlü uzaklığının, dünyanın o enlemdeki çevre uzunluğuna oranı da şekilde görüldüğü gibi yine şaşırtıcı şekilde Altın Oran yani 1,618 sayısını verir.
Dünyanın her boylamda farklı çaplara sahip olması, tektonik düzlükler, gelgitlerle okyanusların çap değiştirmesi ve benzeri sayısız etkene dayanan küçük farklara rağmen tüm ölçüm sistemlerine göre Altın Oran Noktası, Mekke il sınırlarından asla dışarı çıkmaz ve Kâbe’yi içine alan Kutsal Bölge dairesinde kalır.
Phi Matrix, tabloların ve resimlerin Altın Oran noktasını göstermeye yarayan Amerikalı yazılımcılar tarafından geliştirilmiş bir programdır. Dünya enlem boylam haritasını derinliği hiç bitmeyen canlı bir tablo gibi düşünerek bu programla inceleyecek olursak Dünya’nın Altın Oran noktasının Mekke şehri olarak belirlendiğini görürüz. Atrise Golden Section ya da Golden Ratio Viewer gibi Altın Oran varlığını test edebilen programların tamamı da bize Mekke’yi işaret edecektir.
Dünya’da binlerce şehir varken, neden Altın Oran noktası Mekke sınırları içindedir? Mekke’nin dini terminolojide hayırlı olarak nitelendirilen ve insan doğasına da uygun düşen “sağ yöne” ve seçkin olarak kabul edilen “üst noktaya” yerleştirilmesi de son derece anlamlı bir konumlandırmadır. Bakır (a.s)’ın belirttiği üzere Allah (c.c), Hz. Âdem (a.s)’e “Kâbe’yi nefsine en güzel gelen bölgeye yerleştirdiğini” ifade etmiştir. İnsan nefsine kendi ruhundan üfleyerek Altın Oranı sevdiren Yaratıcının kendi nefsi de Altın Oranı sevmiş ve en seçkin eserlerini bu orana göre dizayn etmiştir.
KADER SIRRI.
Sadece kutup noktalarına göre değil de; siyasi mülahazalarla 1844 yılında batılı devletlerce çizilen ve daha sonra tüm dünyanın ortak yer belirleme dili haline gelen enlem-boylam ve GPS değerlerine göre de Altın Oran noktasının Mekke’de bulunması başka bir büyük gerçeği daha ortaya çıkarmaktadır. İnsanoğlunun çizdiği çizgiler ve sınırlar dahi İlahi sınırların ve kaderin dışına çıkamamaktadır.
MEKKE AYETİNDE ALTIN ORAN.
“Doğrusu insanlara (ma’bed olarak) ilk kurulan ev, Mekke’de olandır. Âlemlere uğur, bereket ve hidâyet kaynağı olarak kurulmuştur.” (Ali İmran Suresi 96. Ayet)
Kur’an-ı Kerim’de “Mekke” kelimesinin geçtiği ve orada tüm insanlığın imanına vesile olacak açık delillerin varlığından bahseden “Ali İmran Suresi 96. Ayetinde”, Mekke şehri ile Altın Oran arasındaki bağıntı Evrenin Yaratıcısı tarafından açıkça nakşedilmiştir. Bu ayetin tüm harf sayısı 47’dir. Harf sayılarının altın oranını aldığımızda (47 / 1,618 = 29,0) “Mekke” kelimesinin işaret edildiğini görürüz. Ayet başından “Mekke” kelimesine kadar tam 29 harf vardır. Aynı dünya haritasındaki gibi. Eğer bir harf fazla ya da eksik olsa idi bu oran asla oluşmayacaktı. Hiçbir zorlama olmadan dünya üzerinde yaptığımız aynı işlemi yaptık ve harf sayılarının Mekke’yi ve altın oranı işaret eden muhteşem uyumuna şahit olduk.
Tüm bu işaretler göstermektedir ki; Dünya’yı ve Matematiği yaratan tasvir edilmesi imkânsız muhteşem güç; yani Allah ile Kâbe’nin ve Kutsal Şehrin yer belirleyicisi ile Kuran’ın sahibi aynı ve tek İlah’tır. O, bu mucizelerle geleceği ve insanların ortak dillerini önceden bilerek onlara işaretler verdiğini tüm insanlığa hatırlatmaktadır.
*Şeddeler tekrarlanan harfleri gösterdiğinden, belgeseldeki tüm harf sayımlarında dikkate alınmıştır.
ALTIN ORAN NOKTASININ TAVAFI.
Kutup noktası bir topacı andırırcasına sürekli küçük daireler çizerek hareket eder ve bu Altın Oran Noktasının da daireler çizmesine neden olur. Buna Chandler hareketi denir. Fakat bu tavafa benzeyen yani soldan sağa doğru olan helezonik hareket yine Mekke sınırlarında gerçekleşir ve dairesel döngüler halinde kutsal şehirdeki gezisine devam eder.
Mekke, kıtaların hareketlerine rağmen insanlık tarihi ve dinin Dünya’ya indirildiği günden itibaren Altın Oran Noktasına sahiptir. Kıtasal kaymalar binlerce yılda ancak birkaç metre olabileceğinden Altın Oran noktası çokta uzak olmayan kıyamet anına kadar Mekke, “Kutsal Bölge” sınırlarında kalacaktır. Çünkü “Kutsal Bölge” olarak tanımlanan, inançsızların ve ihram giymemişlerin girmesi Kuran ile yasaklanmış olan, mikat bölgesinin sınırları Medine il sınırından başlayıp Kâbe’yi de içine alan geniş bir alanı kapsar.
MEKKE'NİN ALTIN ORAN NOKTASI.
Dünya’nın Altın Oran Noktasının “Mekke” şehri olduğu açıktır. Peki ya Mekke şehrinin Altın Oran Noktası neresidir?
Dünya yörüngesine 23 derece kadar eğik durmaktadır. Uzaydan bakıldığında Mekke’nin en kuzey sınırına olan uzaklığı ile en güney sınırına olan uzaklığının Altın Oran Noktasını aldığımızda tam olarak Kâbe’nin üzerine düşmektedir. İnternetten ücretsiz kullanılabilen Google Earth yazılımıyla Mekke’nin ölçülerini GPS kullanarak hesaplamak, uzaydan düzlemsel olarak görülebilen ve göreceli olarak küçük bir alan olan Mekke için oldukça kolaydır. Bu durum bizlere ikinci kez siyasi olayların ve kararların dahi ilahi bir yönlendirme ile yapıldığına güçlü bir delil teşkil etmektedir. Çünkü uzaydan bakıldığında Mekke’nin Altın Oran Noktasının Kâbe’nin ancak bir ev kadar büyük olan çatısının tam ortasına düşmesi milyonda bir ihtimaldir.
MEKKE'NİN KUZEY-GÜNEY ALTIN NOKTASI.
23,472387 – 18,107806 = 5,364581
5,364581 / 1,6180339 = 3,3154936
18,106970 + 3,3154936 = 21,4224636
Her şey anlamsız bir tesadüf mü? Yoksa muhteşem ve kontrollü bir sistemin içinde nefes alıp veren canlılar mıyız?
MEKKEYE İLK PUTUN GELİŞİ.
Kâbe, Hz. Âdem(a.s) ve Hz. İbrahim(a.s)’den bu yana haccediliyordu ve Allah’ın evi olarak biliniyordu. Tarihsel kayıtlara göre ilk put Hübel, Kâbe’ye Muhammed Aleyhisselam’dan 200 yıl kadar önce Amr bin Luhay tarafından Maab isimli bir şehirden getirilmişti. Onlar için putlar Allah’a ulaştıran, dua iletebilen bir aracı vazifesi görüyordu ve bereket getirdiklerine inanılıyordu. Zamanla bu putların sayısı arttı ve Kuran indirilmeye başladığı tarihte 400′e ulaştı. Kâbe’nin içinde put olmayan son boşluk dolduğunda Yaratıcı ilk ve en kutsal evini şirkten temizlemek için Muhammed Aleyhisselam’ı gönderdi.
Araştırmacı Yazar ve Yönetmen Erdem Çetinkaya’nın “Kutsal Gizemler -I-” kitabından alıntıdır.
|