AHMET ÜNAL
sanaltur
3 D SANAL TUR
|
||||
|
||||
HZ.PEYGAMBERİN DOĞDUĞU EV / MEKKE
Sevgili Peygamberimiz s.a.v 20 Nisan 571 Pazartesi günü Mekke’de doğdu Babası Abdullah, annesi Âmine, dedesi Abdülmuttalip, büyük babası Vehb, babaannesi Fatıma, anneannesi ise Berre’dir. Doğduktan sonra 4 yaşına kadar sütannesi Halime’nin yanında, bundan sonra 2 yıl boyunca da annesi Amine’nin yanında kaldı 6 yaşında iken annesi onu akrabalarıyla tanıştırmak ve babası Abdullah’ın kabrini ziyaret etmek için Medine’ye götürdü. Hz Âmine, kocası Abdullah’ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları’ndan akrabasıyla tanışmıştı Âmine dönüşte Ebva denilen yerde hastalanıp vefat etti ve orada toprağa verildi Bu sırada yolculukta kendileriyle birlikte olan Ümmü Eymen onu Mekke’ye ulaştırdı ve dedesine teslim etti. 6 Yaşından 8 yaşına kadar dedesi Abdulmuttalib’in yanına kaldı O da ölünce, vasiyeti üzerine amcası Ebu Talib’in evine taşındı Ebu Talib, Peygamber Efendimizin babasıyla hem baba hem de anne gibi kardeşti. 13 yaşından itibaren amcaları ile birlikte ticarete atıldı Uzun bir süre bu işle meşgul oldu ve bu alanda doğrulukla, dürüstlükle tanındı Henüz 20 yaşında iken hırsızlık, gasp, eşkıyalık, zulüm ve haksızlıklara karşı bir tedbir almak amacıyla bazı Mekkelilerin oluşturduğu Hılfulfudül adlı kuruluşa katıldı ve etkili bir üye olarak görev yaptı. . Tıklayın MEVLANA / KONYA Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'l-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'ten ayrıldı. Sultânü'l-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaşmıştır. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır. Sultânü'l-Ulemâ Nişâbur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâbe'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldi. Karaman'da Subaşı Emir Musa'nın yaptırdıkları medreseye yerleşti. Tıklayın ÜRGÜP / NEVŞEHİR
Ürgüp, Nevşehir İlinin 20 km doğusunda olan ilçesidir ve Kapadokya bölgesinin en önemli merkezlerindendir. Göreme'de olduğu gibi tarihsel süreç içerisinde çok sayıda isme sahip olmuştur. Bizans döneminde Osiana (Assiana), Hagios Prokopios (Prokopi); Selçuklular dönemi'nde Başhisar; Osmanlılar zamanında Burgut kalesi; Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır. Volkanik orijinli jeolojik bir yapıya sahip olan Ürgüp, yağmur ve rüzgar erozyonunun meydana getirdiği ve peri bacası olarak tanımlanan ilginç doğal oluşumların sıkça ve tipik örneklerinin yoğun olarak yer aldığı bir bölgeye kurulmuştur. Vadi yamaçlarından akan yağmur sularının ve daha sonra rüzgarların aşındırması sonucu oluşan yarıklar arasında yükselen peribacaları bu bölgeye has çok ilginç bir peyzaj görüntüsü oluşturmuştur.Bizans Döneminde de önemli bir dini merkez olan Ürgüp, köy, kasaba ve vadilerindeki kaya kiliselerin ve manastırların piskoposluk merkeziydi. Tıklayın PERTEV PAŞA KÜLLİYESİ / KOCAELİ Kocaeli Yeni Cuma Mahallesi’nde, eski İstanbul-Ankara Karayolunun yanında bulunan Pertev Mehmet Paşa Külliyesi, halk arasında Yeni Cuma Camisi olarak da tanınmaktadır. Padişah II. Selim'in 2.nci veziri Pertev Mehmet Paşa adına, ölümünden sonra vasiyeti üzerine kethüdası Sinan ağa tarafindan yaptırılmış ve cami kitabesine göre miladi 1579 ( Hicri: 987) yılında tamamlanmıştır. Camii ile birlikte sübyan mektebi ve hamam kalıntısı ayakta durmaktadır. Cami ve külliye Mimar Sinan'in eserleridir. Külliyeden yalnızca cami ve çesme özelliklerini koruyarak günümüze gelmiştir. Süryan mektebi onarımlar sonucu özgün şeklini tamamen yitirmiş, hamam ise harabe halinde temel kalıntıları ve sıcaklığının bir kısmı korunmaktadır.Tıklayın TOPKAPI SARAYİ / İSTANBUL Dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişi Topkapı Sarayıdır. Osmanlı teşrifatında ilk adı "Saray-ı Cedîd-i Âmire" olup, “Yeni saray” demekti. Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478’de yaptırılan Topkapı Sarayı, Sultan Abdülmecid’in Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene Devletin idare merkezi ve Osmanlı sultanlarının resmi ikametgahı olmuştur. Kuruluş yıllarında yaklaşık 700.000 m.² lik bir alanda yer alan Saray’ın bugünkü alanı 80.000 m.² dir. Topkapı Sarayı’nın ilk defa, adeta bir müzeymiş gibi ziyarete açılması Sultan Abdülmecid (1839-1861) dönemine rastlar. O dönemin İngiliz elçisine Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eşyalar gösterilir. Bundan sonra Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eski eserleri yabancılara göstermek gelenek haline gelir ve Sultan Abdülaziz (1861-1876) zamanında, ampir üslupta camekanlı vitrinler yaptırılır, Hazine’deki eski eserler bu vitrinler içinde yabancılara gösterilmeğe başlanır.Tıklayın FEVZİYE CAMİİ / KOCAELİ Fevziye Cami,Kemalpaşa Mahallesi,Hürriyet Caddesi üzerindeki cami 16. yüzyılın ikinci yarısında İzmitli Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. 1884 depreminde tümüyle yıkılmış, yerine bugünkü cami yapılmıştır. İlk Yapılışı : Kanuni Sultan Süleyman´ın damadı ve sadrazamı Rüstem Paşa´nın kethüdası merhum Mehmet beyin ruhu için vefatından sonra birkaç yıl içinde yapılmıştır. İkinci Yapılışı : 1719 yılındaki depremden sonra kiremit çatılı olarak iki yil içinde yapılmııtır. Üçüncü Yapılışı : 1757 yılından önce çıkan yangın sonucu İzmit ahalisinden Hacı Halil ağa tarafından camii yeniden yapılmıştır. Dördüncü Yapılışı : 1836 yılından önce çıkan yangın sonucu kaptan-i derya Ahmet Fevzi Paşa tarafından yeniden inşa ettirilmiş olup; 1836 yılında Sultan II. Mahmut tarafından ibadete açılmıştır. Ahmet Fevzi paşa caminin inşasında muvaffak olduğu için Sultan II. Mahmut han tarafından caminin ismine Fevziye adı verilmiştir. Beşinci Yapılışı : 1894 tarihinde meydana gelen deprem sonucu, duvarları taş ve tuğla olmak üzere yeniden yaptırılmış ve 1898 yılında sultan II. Abdülhamit Han´ın cülus günü ibadete açılmıştır. Altinci Yapılışı : 17 Ağustos 1999 Marmara depremi sonucu cami hasarlı duruma düştüğünden yıkılarak yeniden 26.nisan 2002 günü temeli atılmış ve cami derneği tarafından ve İzmit halkının maddi katkılarıyla bitirilerek 30 ocak 2004 günü ibadete açılmıştır.Tıklayın Bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur'a giden Şah Cihan'a dokuz aylık hamile olmasına rağmen her zamanki gibi eşi Mümtaz Mahal (Ercümend Banu Begüm) de eşlik etmişti. Mümtaz Mahal 14. çocuklarını doğururken öldü (1631) Şah Cihan eşinin ölümünden sonra 2 yıl yas tuttu. Artık devlet işlerine ilgisini kaybeden hükümdar, teselliyi sanat ve mimaride buldu. Eşinin ölümünün ertesi yılı 1632'de Tac Mahal'ın temeli atıldı. Aşk için yapılan en güzel anıt olarak bilinen Taç Mahal 1652 yılında tamamlanmış. Daha önce belki Taç Mahal'in resimlerini görmüşsünüzdür ama böylesini değil. Taç Mahal'in turistlerin girmesi yasak olan çatısından özel izinle çekilen bu sanal gezide, Dünya'nın bu yeni harikasına bambaşka bir açıdan bakın..Tıklayın |
IHLAMUR KASRI - HÜNKAR ODASI / İSTANBUL |
EMEVİ CAMİİ ŞAM / SURİYE |
BÜYÜK KANYON GRANADA / AMERİKA |
TOLUNOĞLU CAMİİ KAHİRE / MISIR |
KOLORADO NEHRİ / AMERİKA |
Bugün 270 ziyaretçi (347 klik) kişi buradaydı.